ayağını yorganına göre uzatmak.
başına bela aramak, kaşınmak, kavgaya bahane aramak.
partisini değiştirmek
Verb
arkası bele oturmayan palto.
Noun
(kalın) arabacı paltosu.
Noun
sarımsı-beyaz lökosit tabakası.
Noun
kemerli ceket, avcı ceketi.
Noun
choroid ile ayni anlama gelir. gözzarı: gözakı ile ağkatman (retina) arasındaki damarlı narin zar.
cutaway ile ayni anlama gelir. jaketatay.
giyilmemek üzere eskiye ayrılmış palto
frak.
dress-coated: fraklı.
Noun
frock ile ayni anlama gelir. frak, redingot.
bu ceketin kesiminıbeğendim
kebe, (başlıklı) şayak palto.
mackinaw ile ayni anlama gelir. kalın yün ceket.
caketatay, erkeklerin gündüz giydikleri resmî elbisenin kuyruklu ceketi.
newmarket ile ayni anlama gelir. (19'uncu yüzyılda) dar ve uzun palto.
(tilki avcılarının giydikleri) kırmızı ceket.
frak.
dress-coated: fraklı.
Noun
pardösü
Noun, Textile Industry
paraya kıyıp kendine yeni bir palto almak
Verb
trençkot
Noun, Textile Industry
elbise askısı, askı.
Noun
arma: Orta Çağlarda şövalyelerin zırh üzerine taktıkları nişan.
Noun
birinin zayıf yanlarını aramak
Verb
birinde kusur bulmaya çalışmak
Verb
gerçek ya da görünüşte tıp mesleğinden olan kişilerin (doktor , dişçi , hemşire) televizyon reklamlarında
reklam verenin konuşmacısı olarak görünmeler