juice

  1. özsu, usare, bitki suyu, et suyu.
  2. juices: insan/hayvan vücudunun sıvı kısımları. digestive juice: sindirim suyu.
  3. meyve/sebze suyu.
    apple juice: elma suyu.
    orange juice/tomato juice/fruit juice.
  4. öz, hayatiyet, canlılık, kuvvet, dayanıklılık.
  5. (herhangi bir şeyden çıkarılan) su/sıvı.
  6. (a) elektrik (akımı/enerjisi), (b) akaryakıt, benzin.
  7. içki.
  8. (meyve/sebze) suyunu çıkarmak/sıkmak.
  9. meyve/sebze suyu katmak/ilâve etmek.
Sebze ve meyve suyu imalatı (NACE kodu: 10.32) Noun, Trades-Professions
yaptığının cezasını çekmek, ettiğini bulmak.
buğday çimi suyu Noun, Food-Kitchen
elma suyu Noun, Food-Kitchen
meyve suyu
mide/sindirim suyu.
üzüm suyu
pekmez
kuvvetli
ucuz alkollü içki
limon suyu Food-Kitchen
kendi başına açtığı derde yanmak Verb
birini kendi yağıyla kavrulmaya bırakmak Verb
portakal suyu
şarjı bitmek "My phone suddenly ran out of juice, and died." Verb, Electricity-Electronics
pili bitmek "My phone suddenly ran out of juice, and died." Verb, Electricity-Electronics
elma şırası Noun, Food-Kitchen
üzüm şırası Noun, Food-Kitchen
şıra Noun, Food-Kitchen
gaz vermek Verb
elektrik cereyanı
domates suyu Noun, Food-Kitchen
hızlandırmak, güçlendirmek, kuvvetlendirmek, heyecan vermek.
portakalın suyunu sıkmak Verb