a.c.

English-Turkish Translation

  1. : alternating current.
  2. (reçetelerde) yemeklerden önce.
  3. Adjective Milâttan önce.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

ac-
önekinin
c ve
q ile başlayan sözcükler önündeki şekli.
ör.: accede, acquire. Prefix
a-c
: alternating current.
-ac
“-sel/-sal, -e ait, … ile ilgili, … içeren/ihtiva eden”.
cardiac: yüreksel, yüreğe ait.
demoniac:
şeytansal, şeytanî.
Suffix
Ac
actinium.
Ac
acetate, acetyl
Ac
aktinyum Noun, Chemistry
AC
: alternating current.
ac a brake
freni kullanmak Verb
ac a business
bir iş yapmak Verb
ac a coal mine
bir kömür ocağı işletmek Verb
ac a factory
bir fabrika işletmek Verb
ac a motor vehicle
(US) motorlu araç kullanmak Verb
ac above capacity
kapasitesinin üstünde çalışmak Verb
ac against one's client
müşterisinin menfaatine aykırı iş görmek Verb
ac against the public interest
kamu çıkarına aykırı çalışmak
ac an account
bir hesabı işler halde sürdürmek Verb
ac an airline
bir uçak şirketi çalıştırmak Verb
ac an undertaking
bir işletmeyi çalıştırmak Verb
ac at a deficit
zararına işletmek Verb
ac at a loss
zararına işletmek Verb
ac at a profit (profitably)
kârlı iş yapmak Verb
ac at below two thirds of capacity
kapasitenin üçte ikisinin altında çalışmak
ac at close to capacity
kapasiteye yakın çalışmak
ac at full strength
tam kapasiteyle çalışmak
ac at night
gece çalışmak
ac by remote control
uzaktan kumanda etmek Verb
ac day and night
gece gündüz çalışmak
ac economically
verimli çalışmak
ac for a fall
spekülasyon amacıyla fiyatların düşmesini beklemek Verb
ac for a rise
borsada fiyatların yükselmesini beklemek Verb
ac for one's own account
kendi hesabına çalışmak
ac from the first of april
1 Nisan'dan itibaren geçerli olmak Verb
ac in global spread
dünya çapında çalışmak
ac in stocks
acyotaj yapmak Verb
ac offices
şubeler işletmek Verb
ac on a large scale
büyük çapta iş yapmak Verb
ac on a shorter wave length
tensikata uğramış işgücü ile çalışmak
ac on alternating current
alternatif akımla çalışmak
ac on batteries
pil ile çalışmak
ac on the exchange
borsada spekülasyon yapmak Verb
ac sb's automobile
(US) birinin otomobilini kullanmak Verb
ac test of creative ability
yaratıcı yetenek testi
ac test of creative ability
Amerika'da mühendisler ile mühendislik dalında çalışanlara uygulanan psikoloji testi
ac the lift
asansörü çalıştırmak
ac to bring on a war
savaşa neden olmak Verb
ac to sb's advantage
birinin menfaatine çalışmak Verb
ac to sb's disadvantage
birinin menfaatine aykırı işletmek Verb
ac world-wide
dünya çapında çalışmak
AC/DC
: hem alternatif hem doğru akımla çalışan.
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

aç
hungry Adjective
aç
unfed Adjective
aç
starved Adjective
aç
famished Adjective
aç
ravenous Adjective
aç
esurient Adjective
aç
sharp-set Adjective
aç
greedy Adjective
aç
covetous Adjective
aç
insatiable Adjective
aç açık kalmak
to starve Verb
aç açık kalmak
to be left homeless Verb
aç açına
on an empty stomach Adverb
aç ayı oynamaz
(a hungry bear will not dance) one must first be fed before one works well
aç biilaç
destitute
aç bırakılarak boyun eğmek zorunda kalmak
to be starved into submission Verb
aç bırakmak
to famish Verb
aç bırakmak
to hunger Verb
aç bırakmak
to starve sb Verb
aç bırakmak
to let go hungry Verb
aç çıplak
without food and clothing
aç doyurmak
to give food to the hungry Verb
aç durmak
to remain hungry Verb
aç gezmek
to go hungry Verb
aç gözlü
ravenous Adjective
aç gözlülük
avidity Noun
aç kalarak
apocarteresis
aç kalma
starvation Noun
aç kalmak
to dine with lord humphrey Verb
aç kalmak
to famish Verb
aç karnına
on an empty stomach Adverb
aç kimseler
the hungry
aç kurt gibi
ravenously hungry
aç kurt gibi yemek
to eat like a dog Verb
aç kurt gibi yemek
eat like a horse
aç susuz
deprived of food and water
aç tavuk kendini arpa ambarında sanır
a hungry hen imagines herself in a granary
aç yaşamak
to live under famine Verb
ağızıni hayra aç !
heaven forbid
ama hiç aç kalmamış kişi
limousine liberal
bilgiye aç olmak
to be hungry for knowledge Verb
bilgiye aç olmak
to thirst for knowledge Verb
bir köyü aç bırakarak teslim olmasına zorlamak
to starve a town into surrender Verb
çok aç
ravenous Adjective
komisyona aç kişi
commission- starved
kurt gibi aç
ravenous Adjective
kurt gibi aç
as hungry as a hunter
kurt gibi aç olma
dog hungry
kurt gibi aç olmak
to have a wolf in one's stomach Verb
kurt gibi aç olmak
to be ravenously hungry Verb
kurtlar gibi aç
as hungry as a horse Adjective
kurtlar kadar aç
as hungry as a horse Adjective
Turkish-English phrases from Zargan's own database

ac
Aktinyum elementinin sembolü
ac
Fildişi
aç
İsimden isim yapma eki
aç
Yemek yeme ... ihtiyâcı duyan