at large

English-Turkish Translation

  1. serbest.
  2. (a) serbest, başıboş, kontrolsuz, kaçmış, henüz yakalanmamış.
    The escaped prisoner is still at large.
    (b) geniş ölçüde/mikyasta, (c) genellikle, genel olarak, umumiyetle.
    Did the people at large approve the government's policy? (d)
    at-large şeklinde de yazılır. tüm, bütün olarak, bütünü ile.
    The people at large: tüm ahali.
    the country at large: tüm memleket. (e) bütün ayrıntılarıyla, mufassalan.
    He spoke at large of his specialty: İhtisasını bütün ayrıntılarıyla anlattı. (f) geniş kapsamlı/yetkili, geniş bir alana dağılmış, geniş bir bölgeyi temsil eden.
    The firm's representative at large . Congressman at large. (g) rastgele, gelişigüzel.
    scatter accusations at large: gelişigüzel ithamlarda bulunmak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

be still at large
(mahpus) hâlâ yakalanmamış olmak Verb
creditors at large
teminatsız alacaklılar Noun
damages at large
davacının miktarını mahkemenin kararına bıraktığı tazminat
leave a subject at large
bir konuyu karar ele almadan askıda bırakmak Verb
offer made to the world at large
ilan suretiyle teklif
people at large
şu bu
public at large
halkın çoğu, çoğunluk.
running at large
(hayvan) kaçmış
scatter accusations at large
gelişigüzel suçlamalarda bulunmak Verb
set a prisoner at large
mahpusu salıvermek Verb
set a prisoner at large
bir mahpusa özgürlüğünü vermek Verb
set at large
koyuvermek, salıvermek, serbest bırakmak.
the people at large
genel halk
the public at large
genel halk
world at large
geniş dünya
write at large
ayrıntılarıyla yazmak Verb
approve at large of the government's policy
hükümet politikasını genellikle onaylamak Verb
speak at large on a subject
bir konu üzerinde açılarak konuşmak Verb
have large sums at stake in an enterprise
bir girişime büyük paralar yatırmış olmak Verb
win a large sum at the casino
kumarhanede büyük para kazanmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database