Sinema filmi, video ve televizyon programları yapımcılığı, ses kaydı ve müzik yayımlama faaliyetleri (NACE kodu: 59)
Noun, Trades-Professions
Belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda müzik ve video kayıtlarının perakende ticareti (NACE kodu: 47.63)
Noun, Trades-Professions
Ses kaydı ve müzik yayıncılığı faaliyetleri (NACE kodu: 59.2)
Noun, Trades-Professions
Ses kaydı ve müzik yayıncılığı faaliyetleri (NACE kodu: 59.20)
Noun, Trades-Professions
salt müzik, bir hikâyeyi vb. canlandırmayıp sırf ses ve âhenge dayanan müzik.
destekleyici müzik, dip/fon müziği.
teyp bandına kaydedilmiş müzik
oda müziği, küçük salon konseri.
oda müzığı.
electronic music: elektronik müzik.
instrumental music: aletli/çalgılı müzik,
çalgı ile çalınan müzik.
program music: belirli bir konu ifade eden müzik.
vocal music: sesli müzik, sesle söylenen müzik.
köy müziği: Güney ve Batı ABD kovboylarını taklit ederek yaratılan müzik.
Noun
(tehlike, cezalandırılma ihtimali karşısında) yılmamak, çekinmemek, sonuca katlanmak.
We'll have to face the music: Yılmayalım/yılmamamız, sonuca katlanmamız gerekir.
bir girişimin karşılaşacağı güçlükleri/varabileceği kötü sonucu/doğacak sorumluluğu yılmadan karşılamak/kabullenmek,
âkibetine hazır olmak.
halk musikisi/müziği.
Noun
parçalı müzik: parçaları iki veya daha fazla sanatçı arafından icra edilen (sesli) müzik.
Noun
notaya bakarak çalmak
Verb
belirli bir konu ifade eden müzik
olay sırasına veya bir sahne eserine göre düzenlenmiş müzik
izlence müziği: belirli bir olay, görüntü veya sahne izlenimi uyandırmak için yazılmış müzik.
Noun
bir şiiri bestelemek
Verb
bestelemek.
set a poem to music: bir şiiri bestelemek.
Amerikalı zencilere özgü duygulu bir müzik türü
Neşeli Günler
Proper Name, Cinema
nota kitabı.
music box: latarna, çalgılı kutu.
music cues = music plot: müzik çizelgesi.
music drama: müzikli dram, lirik oyun.
music hall: (a) müzik salonu, konser salonu, müzikhol, (b)
Brit. vodvil tiyatrosu.
music master: musiki üstadı, müzik hocası.
music paper: çizgili nota kâğıdı.
music roll: müzik tomarı: otomatik piyanoda çalınan, üzerine nota yerine delikler açılmış kâğıt şeridi.
music stand: nota sehpası.
music stool: piyano taburesi.
müzik aletleri satan dükkân
yıldızların müziği: Pitagor felsefesine göre gök cisimlerinin çıkardığı fakat insanların işitemediği müzik sesleri.
Noun
müzik süpervizörü
Noun, Cinema
birlikte iyi uyuşmak
Verb
Müzik ve Sahne Sanatları Dairesi Başkanlığı
Noun, Organizations