attorney

English-Turkish Translation

  1. Noun, Law Av.
  2. Noun, Law dava vekili
  3. Noun vekil, avukat, dava vekili, yetkili temsilci.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

appoint as one's counsel or attorney
tevkil etmek Verb
Assistant U.S. Attorney
ABD Savcı Yardımcısı Noun, Law
attorney-at-law
avukat Noun, Law
attorney's fee
vekalet ücreti Noun, Law
general power of attorney
genel vekaletname Noun, Law
special power of attorney
özel vekaletname Noun, Law
appearance by attorney
mahkemede vekaleten temsil edilmek
appearance by attorney
vekilini göndererek kendini temsil ettirme
appearance by attorney
avukat vasıtasıyla mahkeme huzuruna çıkma
appearance by attorney
vekaleten duruşmada bulunma
authenticated power of attorney
tasdikli vekâletname
authenticated power of attorney
tasdik vekâletname
authorized power of attorney
tasdikli vekâletname
blank power of attorney
tam vekâletname
cancel a power of attorney
bir vekâletnameyi iptal etmek Verb
circuit attorney
kaza dairesi savcısı
circuit attorney
(US) kaza dairesi savcısı
city attorney
(US) şehir hukuk müşaviri
collective power of attorney
ortak vekâletname
county attorney
(US) hazine avukatı
district attorney
kaza bölgesi savcısı
district attorney
savcı, müddeiumumi.
execute a power of attorney
bir vekâletnameyi düzenlemek Verb
execute a power of attorney
vekâletname düzenlemek Verb
extent of power of attorney
vekâletnamenin şümulü
federal attorney
federal savcı
federal attorney
(US) federal savcı
general attorney
baş savcı
general attorney
başsavcı
general power of attorney
umum vekaletname
general power of attorney
umumi vekâletname
general power of attorney
umumi vekaletname
give a power attorney
tevkil etmek Verb
give someone power of attorney
birine vekâlet vermek Verb
government attorney
savcı
hack attorney
iyi şöhreti olmayan avukat
hire an attorney
(US) avukat tutmak Verb
holder of a power of attorney
vekaletname sahibi
in-house attorney
kurum avukatı Noun, Law
instruct an attorney
(US) bir avukatı tevkil etmek Verb
joint attorney
ortak avukat
joint attorney
müdahil avukat
joint power of attorney
ortak vekâletname
letter of attorney
temsil yetkisi
letter of attorney
vekâletname
local attorney
mahkemenin bulunduğu yerde avukatlık eden avukat
notary-drafted power of attorney
düzenleme şeklinde vekaletname
opposing attorney
karşı tarafın avukatı
paid attorney
tutulmuş avukat
patent attorney
patent hakları avukatı
patent attorney
(US) patent avukatı
permanent power of attorney
devamlı vekâletname
plaintiff's attorney
davacı avukatı
power of attorney
vekâletname, temsil yetkisi.
power of attorney
vekâletname. Noun
power of attorney
vekaletname Noun, Law
private attorney
hususi vekil
produce a power of attorney
vekâletname ibraz etmek Verb
produce a power of attorney
vekâletname vermek Verb
prosecuting attorney
savcı, müddei umumî. Noun
public attorney
(US) hazine avukatı
public attorney
avukat
ratify a sale made under power of attorney
vekâletname tahtında yapılan bir satışı tasdik etmek Verb
ratify a sale made under power of attorney
vekâletname ile yapılan bir satışı tasdik etmek Verb
revocation of a power of attorney
bir vekâletnamenin feshi Noun
revocation of a power of attorney
bir vekâletnamenin fesih feshi Noun
revoke a power of attorney
bir vekâletnameyi iptal etmek Verb
simple collateral power of attorney
adi vekâletname
state's attorney
(US) savcı
tax attorney
(US) vergi davaları avukatı
tax attorney
vergi davaları avukatı
termination of a power of attorney
vekâletnamenin feshi Noun
unlimited power of attorney
kart blanş
unlimited power of attorney
umumi vekaletname
warrant of attorney
vekâlet
warrant of attorney
mahkemede temsil vekâletnamesi (borçlunun bir avukata verdiği , borç için açılan davada kendisini temsil
edebileceğini belgeleyen vekâletname
withdrawal of a power of attorney
bir vekâletnamenin iptali Noun
attorney (Atty.)
avukat (Av.) Noun, Law
attorney ad hoc
belli bir dava için özel olarak tutulan avukat
attorney ad hoc
özel bir maksat için tayin olunan vekil
attorney ad hoc
sureti mahsusada tayin edilen mümessil
attorney fee
avukatlık ücreti Noun, Law
attorney for the defense
savunma avukatı
attorney for the opposing party
karşı taraf avukatı
attorney for the plaintiff
davacı avukat
attorney general
başsavcı. Noun
attorney general
Adalet Bakanı. Noun
attorney general's office
başsavcılık dairesi
attorney general's office
başsavcılık makamı
attorney in fact
ticari işlerde başkan hesabına hareket eden temsilci
attorney in fact
özel bir dava vekili olup
attorney in fact
vekil
attorney in fact
müvekkili tarafından belli bir amaçla tutulabileceği gibi
attorney in fact
ticari işlerde başkan hesabına hareket eden vekil
attorney in fact
ticari işlerde başkası hesabına hareket eden kimse Noun, Law
attorney in fact
hukuki nitelikte olmayan bir muamele için de tutulabilir
attorney in fact
hukuki işlemde başkası namına hareket eden kimse
attorney in fact
hukuki olmayan işlerde vekil Noun, Law
attorney of an intervening party
müdahil avukat
attorney of record
bir müvekkilin bir dava veya kovuşturmadaki işini takip için tuttuğu avukat
attorney of record
müvekilin bir dava veya kovuşturmadaki işini takip için tuttuğu avukat
attorney special
avukatlık ruhsatı
attorney special
belli davalar ya da belli bir dava için atanan avukat
attorney's certificate
İngiltere'de avukattan kesilen yıllık verginin ödendiğini belgeleyen makbuz
attorney's certificate
avukat ruhsatı
attorney's charging lien
yardımıyla kurtarılan paradan gelir vergisine tabi masraflarını mahsup etme hakkı
attorney's fee
avukatlık ücreti Noun, Law
attorney's fee tariff
avukatlık ücret tarifesi Noun, Law
attorney's general lien
vesikaları Noun
attorney's general lien
verdiği mesleki hizmet karşılığı müvekkilinin kendisine borçlu olduğu meblağın teminatı olarak
attorney's general lien
menkul değerleri ve parayı mesleğini icra ederken alıkoyma hakkı
attorney's general lien
vekil hapis hakkı
attorney's general lien
defterleri Noun
attorney's general lien
vekilin hapis hakkı
attorney's general lien
müvekkiline ait olan bütün evrakları Noun
attorney's implied authority
avukatlık mesleği icabı
attorney's implied authority
onun arzusu hilafına bile yapılan bu fiiller müvekkilini bağlayıcıdır
attorney's implied authority
ancak bu fiiller davanın sebebine değil halline matuf olmalıdır
attorney's implied authority
bir avukatın
attorney's implied authority
müvekkiline danışmadan
attorney's implied authority
dahası Noun
attorney's license
baroya kabul edilmesi üzerine mahkemenin bir avukata verdiği avukatlık ruhsatı
attorney's license
avukatlık ruhsatı Noun, Law
attorney's lien
avukatın belgeler üzerinde rehin hakkı
attorney's oath
avukatlık yemini
attorney's opinion
hukuki görüş
attorney's privilege from arrest
avukatın tutuklanmama ayrıcalığı
attorney's retainer
bir avukatla müvekkili arasındaki dava vekaleti sözleşmesi
attorney's retainer
avukatla vekil arasındaki vekâlet sözleşmesi
attorney's retainer
pay akçesi
attorney's speech
savunmanın konuşması
attorney's speech
(US) savunmanın konuşması
hold power of attorney of sb
birinin vekâletnamesine sahip olmak Verb
office of the attorney general
başsavcılık
practice practise as an attorney (at the bar ,)
(US) Br avukatlık yapmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database