yapmacık, riya(kârlık), samimiyetsizlik, ikiyüzlülük.
argo, bir gruba/meslek topluluğuna özgü özel dil.
legal cant: hukuk dili.
thieves cant: hırsız argosu.
saçma, anlamsız söz, yave, herze.
a cant phrase: tekerleme.
başkalarını aldatmak maksadıyla söylenen asılsız söz (özellikle dindarların sözleri).
Every word she said was cant; she's not been inside a church for years.
tekdüzen/yeknesak/monoton/cansıkıcı konuşma.
(dinsel konularda) ikiyüzlü konuşmak, ikiyüzlülük/mürailik etmek, samimiyetsiz davranmak, sofuluk taslamak.
(sesine bir âhenk vererek) dilenmek.
eğilmeye/devrilmeye sebep olan âni hareket.
açının tepesi, sivri köşe.
bir cismin köşe veya kenarı kesilerek elde edilen) eğik yüzey.
eğ(il)mek, meylet(tir)mek, eğim/meyil vermek, bük(ül)mek, dön(dür)mek, yan yat(ır)mak.
(ânî bir hareketle) fırlatmak/atmak.
candan, samimî, şen, şakrak, neşeli, güleryüzlü.
Adjective
kütük çengeli, kancalı kaldıraç: kütükleri tutmaya/devirmeye mahsus, ucunda hareket edebilir demir kanca
bulunan sırık şeklinde kaldıraç.
cant dog, peavey ile ayni anlama gelir.
Noun
devrilmek, yan yatmak, yana eğilmek.
bank ile ayni anlama gelir. yan-eğim: doldurma suretiyle yapılan yolların eğik kenarı.