cheese

  1. peynir.
  2. peynir kalıbı.
  3. şekil ve yapıca peynire benzer nesne.
  4. durdurmak, bırakmak, vazgeçmek, çekilmek, ayrılmak.
  5. önemli/fevkalâde/şahane (kimse).
    He's a big cheese in this outfit.
Süthane işletmeciliği ve peynir imalatı (NACE kodu: 10.51) Noun, Trades-Professions
Amerika peyniri.
(veya
Brit.:
as like as chalk to cheese)
k.d. kat'iyen birbirine benzemez, zerre
kadar ilgisi yok, aralarında dağlar kadar fark var.
They are as different as chalk and cheese.
önemli kişi
(iyi cins) mavi peynir. Noun
peynir ekmekle kahvaltı yapmak
kalıp-peynir: inek sütünden kalıplar şeklinde yapılmış kaşara benzer Amerikan peyniri. Noun
kaşara benzer sert bir peynir.
baharatlı peynir. Noun
çökelek. Noun
çökelek, ekşimik, süzme peynir, bir nevi beyaz peynir. Noun
yumuşak (beyaz) peynir, yağlı peynir.
Hollanda peyniri.
Hollanda peyniri. Noun
çiftlik peyniri, beyaz peynire benzer bir tür peynir.
çiftlik peyniri, beyaz peynire benzer bir tür peynir.
mavi-yeşil damarlı keskin lezzetli İtalyan peyniri. Noun
Huda/Hollanda peyniri: tam/yarı yağlı sütten yapılmış, kırmızı mumla kaplı sarı peynir.
rendelenmiş peynir Noun, Food-Kitchen
gravyer
kötü şans
Onun dünyadan haberi yok/Elifi görse mertek sanır/Kara cahilin biridir/Hiçbir şey bilmez/Şapı görse şeker sanır.
çok kolay iş.
Parmesan ile ayni anlama gelir. Parmican peyniri.
yenibaharlı peynir.
yenibaharlı peynir.
süzme peynir.
beyaz peynir
ağır kokulu peynir
şeklinde de yazılır. peynir tatlısı, bir nevi pasta.
tulum peyniri
ebegümeci Noun, Botany
(a) dikkat et! (b) kaç! tüy! bırak! çekil!
peynir bıçağı Noun, Food-Kitchen
peynirli omlet.
savoury omelet = omelette: sebzeli omlet.
sweet omelet = omelette: şekerli/reçelli omlet.
eli sıkı
Yazık! Aksilik!
Gülümseyin. Sentence, Photography