citizen

English-Turkish Translation

  1. Noun, International Law vatandaş
  2. Noun yurttaş
  3. Noun uyruk, tebaa.
    native citizen: doğuştan uyruk (bir devletin uyruğu olarak doğmuş kişi).
    naturalized
    citizen: sonradan bir devletin uyrukluğuna giren kimse.
  4. Noun vatandaş, hemşeri, kentli, şehirli.
    senior citizen: yaşlı emekli.
  5. Noun (bir yerde) yerleşmiş, sürekli yaşayan, sakin.
    The deer is a citizen of our woods.
  6. Noun sivil kimse/şahıs (asker, polis vb. değil). Kadınlar için:
    citizeness denir.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

citizenship
vatandaşlık Noun, International Law
third-country citizen
üçüncü ülke vatandaşı Noun, International Law
apply for registration as citizen
vatandaş olarak kayıt olmak için başvurmak Verb
average citizen
vasat vatandaş
commonwealth citizen
İngiliz Milletler Topluluğu vatandaşı
dual citizen
çifte vatandaş Noun, Public Administration
dual citizen
çifte vatandaş Noun, Politics-Intl. Relations
European Union citizen
Avrupa Birliği vatandaşı Noun, International Law
fellow citizen
vatandaş
fellow citizen
hemşeri
fellow citizen
hemşehri Noun
free citizen
özgür vatandaş
good citizen
vatan evladı Noun
he is a Turkish citizen
türk tabiiyetinde
native- born citizen
(US) Amerika'da doğmuş Amerikalı
native citizen
doğal/doğuştan vatandaş. Noun
natural (native born ,) citizen
US doğma büyüme vatandaş
naturalized citizen
vatandaşlığa kabul edilmiş Amerikalı
naturalized citizen
Amerikalı
naturalized citizen
uyruk değiştiren göçmen vatandaş
naturalized citizen
göçmen vatandaş
naturalized citizen
(US) uyruk değiştirmiş
naturalized citizen
(US) vatandaşlığa kabul edilmiş Amerikalı
neutral state citizen
tarafsız ülke vatandaşı Noun, International Law
nonresident citizen
(US) memlekette oturmayan Amerikan vatandaşı
nonresident citizen
(US) hariçte mukim vatandaş
nonresident citizen
dış ülkede oturan vatandaş
orderly citizen
iyi halli vatandaş
orderly citizen
barışsever vatandaş
private citizen
sıradan vatandaş
private citizen
vatandaş
prominent citizen
ihtiyar
rank as a citizen
vatandaşlık haklarına sahip olmak Verb
reputable citizen
itibarlı vatandaş
resident citizen
(US) Amerika'da oturan Amerikan vatandaşı
resident citizen
(US) ikametgâhı ABD'de olan vatandaş
resident citizen
amerika'da oturan amerikan vatandaşı
second- class citizen
ikinci sınıf vatandaş (hakları verilmeyen kişi
second-class citizen
ikinci sınıf vatandaş Noun
senior citizen
(US , Kanada) yaşlı kimse
voting and tax-paying citizen
oy kullanan ve vergi veren vatandaş
world citizen
dünya vatandaşı Noun
citizen assembly
yurttaş meclisi Noun, Politics-Intl. Relations
citizen band radio communication
(US) amatör telsiz iletişimi
citizen initiative
vatandaş girişimi
Citizen Kane
Yurttaş Kane Proper Name, Cinema
citizen of honour
(US) fahri hemşeri
citizen of the world
dünya vatandaşı
citizen participation
yurttaş katılımı Noun
citizen rights
(US) vatandaşlık hakları Noun
citizen's arrest
vatandaş tutuklaması: bir şahsın vatandaşlık yetkisine dayanarak suçluyu tutuklaması.
person who reckons himself a citizen of the world
kozmopolit
take out citizen papers
(US) vatandaşlığa kabul edilmek
English-Turkish phrases from Zargan's own database