concern

English-Turkish Translation

  1. ilgilendirmek, alâkadar etmek, ait/dair/ilgili/hakkında olmak, raci olmak, -den bahsetmek.
    That doesn't
    concern me: O beni ilgilendirmez.
    This story concerns a good girl and a wicked fairy.
    to whom it may concern: ilgililere.
    As far as (= so far as) I am concerned: Bence, bana kalırsa, kanaatimce.
    We are concerned only with facts: Bizi sadece gerçekler (olgular/olup bitenler) ilgilendirir.
    It concerns him to know: Bilmesi gerekir.
    This book is concerned with … : Bu kitap …'den bahseder.
  2. etkilemek, tesir etmek, ucu dokunmak.
    The water shortage concerns us all.
  3. endişelendirmek, endişe/kaygı vermek, tasalandırmak.
    to be concerned: endişe/üzüntü duymak.
    I
    am concerned about her health.
    He looked very much concerned: Çok endişeli gözüküyordu.
  4. ilgi, alâka, dikkat, ihtimam.
    a nurse's concern for a sick man.
    of concern: ilginç, önemli,
    mühim.
    It's no concern of his = It's none of his concern: Onu ilgilendirmez/bundan ona ne?
    What concern is it of yours? Sana ne? Seni ilgilendirmez.
  5. sorun, mesele, iş.
    He's meddling in my concerns: Benim işime karışıyor.
  6. endişe, tasa, kaygı, merak, üzüntü.
    to show concern for someone in trouble.
    There is no cause
    for concern: Endişeye mahal/sebep yok.
    with deep concern: derin endişe ile.
    to have no concern with … : … için üzülmemek/endişe etmemek.
    He was filled with concern: Çok endişeli/üzüntülü idi/Çok merak ediyordu/Meraktan çatlıyordu.
    a look of concern: endişeli/üzgün bir bakış.
  7. ilişki, münasebet.
    This news is of concern to the issue under consideration: Bu haber, üzerinde
    durduğumuz konu ile ilgilidir.
  8. şirket, ticarethane.
    Our concern only makes shoes for children.
    going concern: faal şirket.

    paying concern: kâr getiren şirket.
  9. pay, hisse, çıkar.
    He has a small concern in our business.
    He has a concern in the business:
    Onun bu işte çıkarı var.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

security concerns
güvenlik kaygısı Noun
sink all one's money into the concern
bütün parasını işletmeye yatırmak Verb
(fair) value as going concern
işletme değeri Noun
a going concern
başarılı bir iş.
account to whom it may concern
kimin olacaksa onun hesabına
auto concern
otomobil firması
banking concern
banka teşebbüsü
banking concern
bankacılık işi
basic concern
temel istek
basic concern
temel talep
be a matter of concern
kaygı verici bir sorun olmak Verb
be the live wire in a concern
bir firmada işletme gücü durumunda olmak Verb
big concern
büyük şirket
bogus concern
dolandırıcı kuruluş
bolster an industrial concern
bir sanayi firmasını desteklemek Verb
book concern
kitapçılık firması
borrowing concern
kredi verme kurumu
business concern
teşebbüs
business concern
ticari işletme
business concern
kumpanya
business concern
ticari teşebbüs
business concern
firma
cause concern
kaygıya neden olmak Verb
cause concern
kaygı uyandırmak Verb
cause someone concern
kaygılandırmak Verb
commercial concern
ticarethane
commercial concern
ticaret firması
controlled concern
bağımlı şirket
cut the whole concern
bir işle ilgisini kesmek.
development concern
(US) arazi ofisi
diversified concern
ürün çeşidi zengin firma
family run concern
aile tarafından yönetilen firma
financial concern
mali kaygılar
flourishing concern
gelişen şirket
flourishing concern
büyüyen şirket
going concern
para getiren işyeri
going concern
halen faal ticarethane
going concern
faaliyette bulunan teşebbüs
going- concern
yürüyen iş
group concern
grup (birbirinden bağımsız şirketlerin rekabete karşı koymak amacıyla ortak bir yönetim altında birleşmeleri Noun
have no money interest in a concern
bir firmada parasal payı olmamak Verb
industrial concern
sanayi firması
industrial concern
sanayii firması
key concern
başlıca ilgisi
key concern
esas iştigal mevzuu
large chemical concern
büyük kimya firması
large concern
büyük şirket
large industrial concern
(Br) büyük sanayi kuruluşu
large industrial concern
büyük sanayi kuruluşu
large scale industrial concern
(Br) büyük sanayi kuruluşu
large scale industrial concern
büyük sanayi kuruluşu
major concern
talep
major concern
esas sorun
manage the concern
şirketi idare etmek Verb
manufacturing concern
yapım evi
manufacturing concern
üretim sanayi şirketi
mercantile concern
işletme
mercantile concern
ticari firma
mining concern
maden işletmesi
motor concern
otomobil firması
parent concern
ana şirket
paying concern
kârlı iş
paying concern
iyi gelir getiren iş
primary concern
başlıca kaygı
primary concern
esas gaye
private concern
özel girişim
public concern
kamu firması
publishing concern
yayınevi
question of common concern
herkesi ilgilendiren sorun
railway concern
demiryolu işletmesi
rival business concern
rakip firma
steel concern
çelik şirketi
the whole concern
bütün pılıpırtı
to concern
ırgalamak (argo) Verb
to whom it may concern
ilgili makama Adverb
to whom it may concern
ilgili şahsa
trading concern
ticari kuruluş
trading concern
ticarethane
trading concern
ticari teşebbüs
unscramble a business concern
bir işletmeyi düzene sokmak Verb
value as going concern
işletme değeri
whole concern
tüm iş
concern (oneself) with/in
ilgilenmek, meşgul/alâkadar olmak, … ile uğraşmak, karışmak, müdahale etmek.
He concerns himself with
the trivialities: Önemsiz şeylerle uğraşıyor.
concern yourself about something
birşeye ilgi duymak Verb
concern yourself about something
birşey hakkında kaygılanmak Verb
concern yourself about something
birşey için endişe duymak Verb
concern yourself about something
birşey için endişelenmek Verb
concern yourself about something
birşeyi dert etmek Verb
concern yourself about something
birşey için kaygılanmak Verb
concern yourself about something
birşeyle ilgilenmek Verb
concern yourself with ...
...le uğraşmak Verb
concern yourself with ...
...i dert etmek Verb
concern yourself with ...
...le ilgilenmek Verb
concern yourself with something
birşeye ilgi duymak Verb
concern yourself with something
birşey için kaygılanmak Verb
concern yourself with something
birşeyle ilgilenmek Verb
concern yourself with something
birşey hakkında kaygılanmak Verb
concern yourself with something
birşey için endişelenmek Verb
concern yourself with something
birşey için endişe duymak Verb
concern yourself with something
birşeyi dert etmek Verb
attending the concern of other people
başkalarının işiyle uğraşma
covenants held to touch and concern the land
ayni sonuçları olan sözleşmeler Noun
going- concern position
yürüyen bir işin durumu
going concern principle
işletmelerin devamlılığı ilkesi
going concern principle
işletmenin sürekliliği ilkesi Noun, Accounting
going- concern value
bir şirketin bir kişi ya da başka bir şirkete göre ticari değeri
have a concern in a business
bir işte iştiraki bulunmak Verb
have no concern in a matter
bir işte dahli olmamak Verb
have no concern with
hiç ilgisi olmamak Verb
interfere in what does not concern one
kendisiyle alakası olmayan şeye karışmak Verb
intermeddle with what does not concern one
kendisini ilgilendirmeyen şeylere karışmak Verb
it's no concern of yours
sizi ilgilendirmez
matter of public concern (ment
kamuyu ilgilendiren sorun
matter of public concern (ment)
kamuyu ilgilendiren sorun
show concern for
yakınlık göstermek Verb
show concern for
ilgilenmek Verb
show no concern at all
hiç aldırış etmemek Verb
That doesn't concern you.
Seni ilgilendirmez.
That doesn't concern you.
Seni alakadar etmez.
what concern is it of yours
size ne?
English-Turkish phrases from Zargan's own database