birine korkuyla bakmak
Verb
kafayı köşeden uzatmak
Verb
iğneli sözler söylemek
Verb
(a) âminciler köşesi: kilisede dua esnasında cemaate âmin demekte önderlik edenlere mahsus köşe, (b)
kilisede koyu dindarlara ayrılan yer.
(vukuu) pek yakın.
The winter is around the corner: Kış yaklaştı.
(a) çok yakın.
They live around the corner. The winter is around the corner: Kış yaklaşıyor.
(b) köşede, köşeyi dönünce.
He disappeared round the corner: Köşeyi dönüp kayboldu.
birini köşeye sıkıştırmak
Verb
çıkmaza saplanmak, müşkül durumda kalmak.
(futbol alanında) gol atma köşesi.
(a) köşeyi dönmeyip kestirmeden gitmek, (b) (oto) köşeye sürünerek virajı dönmek, (c) her konuya dokunmak.
kestirmeden gitmek, (çimenlik vb.'nin) etrafını dolaşmaksızın üzerinden yürümek.
birisini çıkmaza sürüklemek, kapana kıstırmak.
birini köşeye sıkıştırmak
Verb
(bir kimseyi) köşeye kıstırmak/sıkıştırmak, içinden çıkılamaz duruma düşürmek, çıkmaza sokmak.
(beyzbolde) üçüncü oyuncunun bulunduğu köşe.
Noun
hemen köşebaşında oturur olmak
Verb
hemen köşe başında oturur olmak
Verb
birini köşeye sıkıştırmak
Verb
(otomobil) köşeyi iyi dönmek
Verb
bir çocuğu cezaya dikmek.
birini köşede indirmek
Verb
(otomobil) dönemeci hızla almak
Verb
tehlikeyi atlatmak, (hastalıktan) iyiliğe yüztutmak, gittikçe iyileşmek, müşkülâtı/zorluğu geride bırakmak.
köşeyi dönmek, tehlikeyi/krizi atlatmak.
bir piyasayı tekeline almak
Verb
tanığı köşeye sıkıştırmak
Verb
bir tanığı köşeye sıkıştırmak
Verb
ok hızıyla köşeyi almak
Verb
(reklamcılıkta) firmanın imajı
üst sağ köşedeki mektup başlığı
köşe koruyucu
Noun, Child Care
corner ile ayni anlama gelir. (futbolda) korner/köşe vuruşu.
korner vuruşu
Noun, Sports
üzerinde binanın yapılma tarihi bulunan taş
Noun
bir şeyin dayandığı esas
Noun
piyasayı ele geçirmek
Verb
piyasadan toptan mal kaldırmak
Verb
göndericinin adı yazlı zarfın üst sol köşesine yapıştırılan etiket
bir sayfanın ucunu kıvırmak
Verb
bütün mısırı satın almak
Verb
gözümün ucu ile, yan gözle.
birini caddenin köşesinde yere indirmek
Verb