kendi kaderini çizmek
Verb
nazar değmesin demek
Verb
ayak ayak üstüne atmak
Verb
bacak bacak üstüne atmak
Verb
aklından geçmek, hatırına gelmek.
bahşiş/rüşvet vermek, falcıya para vermek.
(a) birisine rüşvet vermek, (b) para ile fala baktırmak.
birisiyle tesadüfen yolda karşılaşmak.
eğilme kirişi betonu
Noun, Construction
sınır ötesi
Adjective, Politics-Intl. Relations
sınır aşırı
Adjective, Politics-Intl. Relations
sınır aşan
Adjective, Politics-Intl. Relations
titiz/dikkatli olmak, ayrıntılara çok dikkat etmek, bütün ayrıntılarıyla bildirmek/anlatmak, kılı kırk yarmak.
(yazı yazmasını bilmeyen kimsenin) haç işaretini koyarak imzalamak
Verb
acı ve eziyete sabırla katlanmak
Verb
Kelt haçı: dairesel zemin üzerine yapılmış haç.
(motosiklet) motokros yarışı
dava-yı mütekabile
Noun, Law
bir davada her iki taraf mahkeme kararını temyiz etmek
Verb
bir davada her iki tarafın kararı temyiz etmeleri
Noun
(Br) Lordlar Kamarası'nda bağımsız ya da tarafsız milletvekillerinin oturduğu sıralar
Noun
(Br) herhangi bir partiye bağlı olmayan
(Br) davalının davacıya karşı dava ile ilgili şikâyetini bildiren dilekçe
senet mukabili verilen poliçe veya emre yazılı senet
ceza hukukunda bir davada davacı durumunda bulunan bir kimsenin bir başka davada davalı olduğu ithamname
(duvarcılıkta) çapraz tuğla örgü.
Noun
karşı talep bite bulunmak
Verb
karşı cinsin giysilerini giyme
alacak kayıtları (bir hesabın alacak tarafına yapılan kayıt
muhasebe kaydının ters kayıt ile iptali
kaydın ters kayıt ile iptali
tasdiki karar müzekkeresinde davalının gösterdiği hatalar
Noun
bir tarafın çağırdığı tanığın diğer tarafça sorguya çekilmesi
dava esnasında bir avukatın öbür tarafın tanığına soru sorması
bir tarafın ikame ettiği tanığın diğer tarafça sorguya çekilmesi
aleyhteki tanığa soru sorma
işaret karışması (bir devredeki telgraf sinyallerinin diğer telgraf veya telefon sinyalleri ile karışması
(borsada) karşılıklı hatır bonoları keşide etme
çiçekli haç: kollarının ucunda zambak resmi olan haç.
Noun
çapraz kıl: dürbün, teleskop gibi optik aletlerde merkezi gösteren birbirine dik iki ince kıl.
Noun
paralel çapraz çizgiler
Noun
kitapta bulunması gereken notların listesi
sanayi alanları arasında sermaye hareketi
bacak bacak üstüne atmak
Verb
(gemi) (bir çarpışmada her iki geminin hasara uğraması durumunda) karşılıklı maliyet
(gemi) karşılıklı sorumluluk
çapraz çarpmak: bir kesrin payını öbürünün paydası ile çarparak iki çarpım elde etmek.
Intransitive Verb
karşıya geçmek, asmak, (casus) taraf değiştirmek.
(US) bir şirketin bir ya da daha çok gazete ve radyo ya da televizyon istasyonuna sahip olması
sermayelerin kartelleşmesi
iki sendikanın çaprazlama grev gözcülüğü
birbirini çaprazlama kesen herhangi bir şey
anlaştık sanıp gerçekte anlaşamama
karşı tarafın tanığına soru sorma
kitapta bakılması gereken yeri gösteren not
çapraz başvuru
Information Technology
iki ya da daha çok sayıdaki hissedara kalan iki ya da daha çok hissenin her biri
(biri hisseleri almazsa ötekine ya da başkalarına geçer
borsa komisyoncusunun aynı miktardaki menkul kıymetin alım-satım işlemler
Noun
menkul kıymet komisyoncusunun bir işlemin tamamlanması sırasında alıcı ve satıcı tarafların temsilcisi
olarak hareket etmesi (borsa komisyoncusunun ay
kesit alma, makta çıkarma.
Noun
çeşni, özet, örnek: bir bütünün bütün özelliklerini taşıyan küçük numune.
a cross section of American opinion.
Noun
sürvey çizgisine dik yönde alınan düşey toprak kesiti.
Noun
nuclear cross section ile ayni anlama gelir. etkin kesit: bir öğeciğin gelen bir temel parçacık
demetine gösterdiği etkin yüzey; bu yüzey, parçacıklarla öğecik arasındaki etkileşim olasılığının ölçüsüdür.
Noun
eni yükseklikten büyük olan boy
afişlerin yapıştırıldığı yer
demiryolunun öteki yanında
(US) (borsada) takas muamelesi
işini bozmak, atlatmak, hıyanet etmek.
cross someone's plans: birinin işini/planlarını bozmak/altüst etmek.
çapraz kıl: dürbün, teleskop gibi optik aletlerde merkezi gösteren birbirine dik iki ince kıl.
Noun
eliyle haç işareti yapmak
Verb