birinin kapısını aşındırmak
Verb
birinin ürünlerini kapışmak
Verb
birinin eşiğine ayak basmak.
Never darken my door/these doors again!
birisini sorumlu tutmak.
We laid the blame for the mistake at his door: Yanlışlıktan onu sorumlu tuttuk.
(a) kapıyı birisinin yüzüne kapamak, (b) görüşmeyi kabaca reddetmek.
iltimas/kayırma başlangıcı.
kapıyı açmaya gitmek
Verb
(çalınan) kapıyı açmaya gitmek
Verb
hiçbir şey duymayacak kadar sağır
ölmek üzere, ölümün eşiğinde, bir ayağı çukurda.
He's at the death's door, I'm afraid.
ölümün eşiğinde olmak
Verb
kapalı kapı (özellikle kolonilerde arazi , imtiyaz , vergi gibi hususların , iktidarı elinde bulunduranlar
tarafından vatandaşın lehine uygulandığı re
birini kapıya kadar geçirmek
Verb
ikili kapı: ortadan ikiye bölünmüş olup üst ve altı ayrı ayrı kullanılabilen kapı.
Noun
(tiyatro) seanstan yarım saat önce açılan kapı
güvenlik kapısı
Noun, Transport
bir kapıyı sımsıkı kapamak
Verb
şiddetle kapıyı açmak
Verb
kapıyı zorlayarak açmak
Verb
çay kenarında kuyu kazmak
Verb
para piyasasına nakit aktarmak amacıyla İngiltere Merkez Bankas'nın iskonto kuruluşlarına borç vermesiyle ilgili popüler terim
(US) bir araba kafilesinin en önündeki araç
sofrasını açık tutmak
Verb
elâleme muhtaç olmadan geçinmek
Verb
bir şeyi birinin ayağına getirmek
Verb
yandaki evde oturmak
Verb
birinin eşiğinden adım atmamak
Verb
açık kapı siyaseti: ticaret, göç vb. bakımından bütün milletlere eşit haklar tanıyan politika.
open-door: açık kapı+.
Noun
(otobüs) ağzına kadar dolu
içeri girmeden kapı önünde kısa bir süre durmak
Verb
malların tesliminde ödemek
Verb
açık kapı politikası
Noun
bir kapıyı yumruklamak
Verb
uzaktan kumandalı garaj kapısı
servis kapısı
Noun, Transport
kovmak, kapı dışarı etmek.
birisini kovmak, kapı dışarı etmek.
show someone to the door: birisini (nezaketle) uğurlamak, kapıya kadar geçirmek.
arka kapıdan girivermek
Verb
çelik kapı
Noun, Construction
(soğuk ve fırtınadan koruyan) dış kapı.
Noun
iki tarafa açılır kapanır kapı
iki tarafa açılır kapanır kapı.
kapıya hafifçe vurmak
Verb
trap ile ayni anlama gelir. kapak, kapak şeklinde tavan vb. kapısı.
birini dışarı çıkarmak
Verb
kapı zembereği, kapıyı otomatik kapatan hidrolik/pnömatik düzen.
Noun
kapı zembereği, kapıyı otomatik kapatan hidrolik/pnömatik düzen.
Noun
kapı kolu
Noun, Transport
ana babası üstüne kapıyı kilitleyerek çalışmaya gitmiş çocuk
giriş ödülü: bilet numaraları ile kur'a çekerek bir eğlence/dans vb. ne katılanlara dağıtılan ödül.
Noun
kapı kapı uğrayarak yapılan satış
kapı kapı dolaşıp satan satış mümessili
kapı kapı dolaşarak satış
borsanın gerektirdiği şartları taşımayan bir şirketin borsaya kayıtlı bir firmayla birleşmeye gidip kendini
borsada kayıtlı olmaya aday duruma getirme
İngiltere Merkez Bankası'nın para piyasası üzerinde dolaylı müdahaleleri
Noun
bir şeyi imkânsızlaştırmak
Verb
kapıyı kırarak açmak
Verb
kapıyı hızla iterek açmak
Verb
kapı kapı dolaşarak oy toplamak
Verb
her türlü tartışmaya set çekmek
Verb
(Br) hazine tahvilleri satarak likit elde etme
kapıyı tekmeleyerek açıp içeri girmek
Verb
birinin yüzüne kapıyı kapatmak
Verb
buraya bir daha ayak basma sakın
(a) bitişik (komşu).
He lives next door to us: Bitişik komşumuzdur, bitişiğimizde oturur. (b)
hemen hemen, âdetâ.
His silence was next door to an admission of guilt.
açık kapı politikası
Noun
bir ülkenin hiç ayrıcalık tanımadan
bütün memleketlerin mallarını aynı koşullarla ithaline müsaade ettiği uygulama
daha çok ithalata kapı açmak
Verb
…in yolunu açmak
Verb, Law
suiistimallere kapı açmak
Verb
suistimallere kapı açmak
Verb
bir şeye buyur etmek
Verb
bir kapıyı kırıp açmak
Verb
bir kapıyı iterek açmak
Verb
birinin yüzüne kapıyı kapamak
Verb
kapıyı birinin yüzüne kapamak
Verb
bir kapıyı kırarak açmak
Verb