ilgisini kaybetmemek
Verb
kanun ve hakkaniyet çerçevesinde
Adverb, Law
düşük faizle para alıp yüksek faizle işleterek kârı artırmak
Verb
dava dilekçesi
Noun, Legal Procedure
gayri menkulün menkule dönüştürülmesi
(US) bütün borçlar çıktıktan sonra şirketin geri kalan malvarlığı
bütün borçlar çıktıktan sonra şirketin geri kalan mal varlığı
hakkaniyet ve nasafet mahkemesi (doğal akıl ve mantığa dayanan , yazılı hukuk kurallarına tabi olmayan
hak ve adaleti uygulayan mahkeme
hakkaniyet ve nasafet mahkemesi
varlıklarda ya da kârlılıkta eş bir artma olmadan şirketin adi hisse senedi sayısının artması
hisse senetlerini sulandırma
normal hukuk mahkemesince tanınmayan devir fiili
serbest sermaye
Noun, Accounting
aktifler , borçlar ve hissedar varlığı
girişim sermayesi
Noun, Banking
haciz halinde atanan idareci
yediadil (mahkeme veya kişiler tarafından atanan , dava konusu malın muhafazası ile görevli kişi
tercihli hisse senetleri
Noun
bir anonim şirketin öz sermayesi
özkaynak değişim tablosu
Noun, Accounting
sermayedarlar cetveli (sermayedarlarının durumunu ve ödenebilir tutarları gösteren ve yıllık rapora iliştirilen cetvel
adalet ve nısfet kaidelerini uygulayan mahkemede açılan dava
alınteri payı (şirkete para yerine emek koyan tarafın aldığı hisse)
(US) şahsi sermaye olmaması durumunda
emek karşılığı hisse senedi satın alınması
düşük faizle para alıp yüksek faizle işleterek kârı artırma
kadın eş ve çocukların mahfuz malları
Noun
kocanın servetinden karının eşit talep hakkı
hisse konjonktürünün yükselmesi
kurucu sermayesi: şirketi kuranların koyduğu sermaye.
özvarlıkları parçalara bölme
Noun, Accounting
gayri menkul ipotek tahditleri yüzünden hisselerin değer kaybetmesi
hisse senedi çıkararak finansman
şirketçe hisse senedi satışı (adi ya da tercihli hisse senedi ihraç ederek şirkete para toplama
karşılıklı fon hisseleri ve sigorta karışımı (böyle bir planda satın alan , karşılıklı fon hisselerini
satın alır , sonradan bu hisseler sigorta primi
kredi faizi çıktıktan sonraki net işletme geliri
sermaye ortaklığı
Noun, Law
ortaklık payı
Noun, Accounting
kicker ile ayni anlama gelir. ipotek karşılığı borç para verenin normal faizden başka kârdan istediği hisse/prim.
nasafet hukuku (doğal akıl ve mantığa dayanan yazılı hukuk kurallarına tabi olmayan hak ve adalet
değişken değerli hayat sigortası poliçesi
hisse senedi piyasası
Noun, Banking
hisse piyasası
Noun, Banking
net yatırım değeri yöntemi
özsermaye yöntemi
Noun, Accounting
ipotekten kurtarma hakkı: borç ödeme vakti geçmiş olsa bile borçlunun belirli bir süre içinde borcu ödeyip
ipotekli mülkü geri alma hakkı.
iştiraklerimiz ve kuruluşlarımız
menkul kıymetler borsasında uygulanan bir yatırım stratejisi
(aktifin) özsermayeye oranı
devredilebilir mülkiyeti gösteren belge
ana sermaye hisseleri
Noun
öz sermaye hisseleri
Noun
adalet ve nisfet davası
Noun
adalet ve nısfet davası
Noun
çoğunlukla aynı endüstrideki başka bir şirketin hisse senedine aktarılması
yatırım fonlarının bir hisse senedinden
düşük faizle para alıp yüksek faizle işleterek kârı artırma
yabancı olanaklarla finansman
özsermaye yöntemine göre muhasebeleştirilmek
Verb, Accounting
dış borç yatırım takası (dış borçların geri ödenmeyip borçlu olan ülkede alacaklı tarafından yapılacak yatırımlara dönüştürülmesi
dış borç yatırım takası
Noun
yabancı iştirak sermayesi
temettüleri piyasaya çıkarmak
Verb
hisseye endeksli prim sistemi
Noun, Management
şirket değerine endeksli prim sistemi
Noun, Management
girişim sermayesi şirketi
Noun, Banking
hisse senetleri satarak sermaye tedarik etmek
Verb
hisse senetlerini satarak sermaye tedarik etmek
Verb
öz sermaye kârlılık oranı
Noun, Accounting
özkaynak kârlılığı
Noun, Accounting
özsermaye kârlılığı
Noun, Accounting
öz sermaye kârlılığı
Noun, Accounting
özsermaye kârlılık oranı
Noun, Accounting