birbirini dışlayan
Information Technology
birbiriyle çakışmayan
Adjective
birbiriyle örtüşmeyen
Adjective
inhisari haklara sahip acente
inhisari haklara sahip acente sözleşmesi
bir şirket ya da ürünü temsil etme yetkisinin yalnızca bir acenteye verildiği sözleşme
yegâne pazarlık yapan temsilci
mesuliyetten beraat klozu
yalnız üyelere mahsus kulüp
münhasır yetki
Noun, International Law
yegâne temsilcilik sözleşmesi
münhasır müşteri grubu
Noun, Competition Law
münhasır bayilik
Noun, Competition Law
tekelci ticaret sözleşmesi
münhasır dağıtım
Noun, Competition Law
tek elden dağıtım anlaşması
Noun, Competition Law
tek elden dağıtım anlaşmaları
Noun
tekelden dağıtım imtiyazı
bir ülkenin karasuları ve denizaltı yatakları alanı ve bunlar üzerindeki hakları
Noun
münhasır ekonomik bölge
Noun, Economics
tek bir kişiyle yapılan röportaj
gösterme hakkı tek kişide olan film
yalnızca bir muhabire tanınan görüşme izni
sadece bir tek kişi ile yapılan görüşme
ayrıcalığı yalnız bir kişiye tanınan röportaj
münhasır yargı hakkı ve yetkisi
münhasır yargı yetkisi, münhasır yetki
Noun, Law
oynatma hakkı tek bir kişiye tanınmış film
yegâne müzakere etme hakkı sahibi
yayın hakkı tek kişide olan haber
… hariç/müstesna, … dışında, … hesaba katılmaksızın/çıktıktan sonra, -den gayri.
a profit of ten percent, exclusive of taxes: vergiler çıktıktan sonra yüzde on kâr.
the hotel charges $60 a day, exclusive of meals: yemek hariç günde 60 dolar otel ücreti.
from 1 to 10 exclusive: 1'den 10'a kadar (1 ve 10 hariç).
(sözleşme) sadece bina sakinleri girebilir
KDV hariç
Adverb, Accounting
münhasır zilyedlik
Noun, Law
münhasır tekelci patent hakkı
tek elden satın alma anlaşması
Noun, Competition Law
tek elden satın alma anlaşmaları
Noun
münhasır bölge
Noun, Competition Law
tekelci üretim haklarına sahip olmak
Verb
bir üretimde yegâne hak sahibi olmak
Verb
bir üretimde tekel hakkına sahip olmak
Verb
yüksek işadamları çerçevesinde dolaşmak
Verb