exist

English-Turkish Translation

  1. Intransitive Verb var olmak, mevcut olmak.
    The problem still exists. Do fairies exist?
  2. Intransitive Verb yaşamak, hayatta olmak, geçinmek.
    A person cannot exist without air. They're so poor they can hardly
    exist. She exists on tea and bread. The greatest poet who ever existed.
  3. Intransitive Verb süregelmek, devam etmek, (baki) kalmak, el'an mevcut olmak/bulunmak.
    Belief in magic still exists.
    Ottoman Empire existed for 6 centuries.
  4. Intransitive Verb rastlanmak, tesadüf edilmek, (varlığı/mevcudiyeti) görülmek, bulunmak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

able to exist
var olmaya muktedir
actually exist
gerçek olmak Verb
actually exist
gerçekten var olmak Verb
already exist
hâlihazırda bulunmak Verb
already exist
hâlihazırda mevcut olmak Verb
already exist
önceden var olmak Verb
already exist
zaten var olmak Verb
be known to exist
var olduğu bilinmek Verb
be known to exist
varlığı bilinmek Verb
cease to exist
var olmamak Verb
cease to exist
yok olmak Verb
cease to exist
varlığı sona ermek Verb
cease to exist
varlığı son bulmak Verb
continue to exist
durmak Verb
possibility to exist
yaşayabilme olanağı
pre exist
daha önce de var olmak Verb
really exist
gerçekten var olmak Verb
really exist
gerçek olmak Verb
exist in wretched circumstances
sefil şartlar altında yaşamak Verb
exist on something
birşeyle ayakta kalmak Verb
exist on something
birşeyle varlığını sürdürmek Verb
exist on very little
çok az şeyle yaşamak Verb
can one exist on such a small salary
bu kadar düşük maaşla idare edilebilir mi ?
English-Turkish phrases from Zargan's own database