resmi bir forma adını yazmak
Verb
eğitimindeki boşluğu doldurmak
Verb
boş zamanını okuyarak doldurmak
Verb
bardağını ağzına kadar doldurmak
Verb
bir kimsenin yerini/bıraktığı boşluğu doldurmak/görevini yapmak.
Will anyone be able to fill the director's shoes now that he's left the company?
sorumluluklarını müdrik olmak
Verb
(a)
den. dar bir kanalda yelkenleri şişirip boşaltarak hareket etmek, (b)
ABD- k.d. fikrini/tutumunu değiştirmek.
kanun tasarısı getirmek
Verb
bir kürsüye atanmış olmak
Verb
bir kürsüyü işgal etmek
Verb
bir mevkie personel seçme uzman firmaları aracılığıyla adam bulmak
Verb
bir ihtiyacı karşılamak
Verb
bir rolü iyi oynamak
Verb
bir mevkii doldurmak
Verb
bir süre bir mevkii işgal etmek
Verb
bir kamyon doldurmak
Verb
bir mevkii doldurmak
Verb
kongrede bir sandalye doldurmak
Verb
boş bir kürsüyü doldurmak
Verb
katma değer vergisi beyannamesi vermek
Verb
her türlü şartı karşılamak
Verb
bir mevkii yeterince doldurmak
Verb
bir siparişi yerine getirmek
Verb
(US) bir siparişi yerine getirmek
Verb
(a) yelkenleri rüzgâra göre ayarlamak, (b) müsait rüzgârla yoluna devam etmek.
doldurma karakteri
Information Technology
her şartı yerine getirmek
Verb
(a) bilgi vermek, (gerekli/noksan bilgileri) sağlamak/tamamlamak.
Could you fill me in as to what happened during my absence: Ben yokken olup bitenler hakkında bana bilgi verir misiniz? (b) (boşlukları doldurarak bir belgeyi/evrakı) tamamlamak.
fill in an application form/one's income tax return. (c) vekillik yapmak, görevden uzaklaşan kimsenin görevini üzerine almak.
to fill in for a colleague who is ill. (d) doldurmak.
to fill in a crack with putty. (e)
argo haber ulaştırmak, nakletmek, olup bitenleri anlatmak.
Friends filled him in on the latest news.
birine son bilgileri vermek
Verb
bir formu dikkatsizce doldurmak
Verb
bir mevkii doldurmak
Verb
soru formu doldurmak
Verb
soru formu doldurmak
Verb
başvuru formu doldurmak
Verb
bir başvuru formu doldurmak
Verb
boş yerleri doldurmak
Verb
konuya açıklık getirmek
Verb
formda boş yerleri doldurmak
Verb
hesaba rakamları dahil etmek
Verb
doldurularak geçirilen zaman
biri dönünceye kadar yerini almak
Verb
vadeli işlemler piyasasında
hemen yerine getirilecek ya da iptal edilecek bir talimat
hemen yerine getirilmediği takdirde bir borsa emrinin iptalini öngören borsa emri
(a) (belge, liste vb.'de noksan olan yerleri gerekli bilgi ile) doldurmak, evrakı doldurmak/tamamlamak,
(b) (geri kalan zamanı) doldurmak/tamamlamak, (c) şiş(ir)mek, büyü(t)mek, dol(dur)up kabar(t)mak, şişmanla(t)mak.
His face is beginning to fill out.
(US) senet formu doldurmak
Verb
senet formu doldurmak
Verb
boş yerleri doldurmak
Verb
doldurma deseni
Information Technology
zihnini meşgul etmek
Verb
birinin yerini doldurmak
Verb
konuşmacı koltuğuna oturmak
Verb
gereklerini yerine getirmek, görevi hakkıyla başarmak.
Who will fill the bill?
ihtiyacı karşılamak, ihtiyaca cevap vermek, maksada/ihtiyaca tam uygun olmak.
“I'm hungry.” “Would a sandwich fill the bill?”
sonuna kadar doldurmak
Verb
ağzına kadar doldurmak
Verb
dibine kadar doldurmak
Verb
(a) (tamamen/tıkabasa/ağzına kadar) dol(dur)mak.
The room soon filled up with people. (b) (deliği/gediği)
tıkamak, (c) (resmî evrakı usulü dairesinde) doldurmak/tamamlamak.
kestiyoner doldurmak
Verb
bir mevkii doldurmak
Verb
birinin yerini doldurmak
Verb
sonradan doldurulmak üzere verilen imzalı kâğıt (vekâletname) doldurma yetkisi
eksikliği/noksanı tamamlamak, boşluğu doldurmak, noksanı gidermek/telâfi etmek, ayrılığı/ihtilâfı gidermek.
to close the gap between two points of view: iki zıt fikri uyuşturmak, aralarını bulmak.
ilk dolum yağı
Noun, Automotive
(= doldur ya da öldür) notunun düşülmüş olması gerekir
siparişi yerine getirmek
Verb