1. Fiil dol(dur)mak.
    to fill a jar with water. The house soon filled with children. Laughter filled the room.
  2. Fiil işgal etmek.
    The crowd filled the hall.
  3. Fiil doy(ur)mak.
    to fill one's stomach: karnını doyurmak.
  4. Fiil koymak, doldurmak.
    to fill sand into a pail.
  5. Fiil çok/bol bol bulunmak, mebzul olmak.
    Fish filled the rivers.
  6. Fiil kaplamak, istilâ etmek, her tarafa yayılmak.
    The odor filled the room.
  7. Fiil (açık bir kadroyu) doldurmak, (bir göreve) tayin yapmak/atamak.
    to fill a vacancy. The position is already filled.
  8. Fiil (görev) yapmak, icra/ifa etmek.
  9. Fiil (sipariş emrini vb.) yerine getirmek, (reçeteyi) hazırlamak/yapmak.
    Can you fill this prescription, please?
  10. Fiil (ihtiyacı) karşılamak, (ihtiyaca) cevap vermek.
    fill a gap: bir boşluğu doldurmak, ihtiyacı karşılamak.

    This book fills a great need.
  11. Fiil (diş) doldurmak, dolgu yapmak.
    to fill a tooth.
  12. Fiil, Denizcilik (yelken) şiş(ir)mek.
  13. Fiil yabancı madde katmak, safiyetini bozmak, tağşiş etmek.
    filled soaps.
  14. İsim dolumluk, doyumluk, yetecek/dolduracak/tatmin edecek miktar.
    a fill of tobacco: bir pipoluk tütün.

    to eat one's fill: doyasıya/tıkabasa yemek, iyice doymak.
    to drink/have one's fill: içip bitirmek.
    to have one's fill of … : …'e doymak, …'den gına gelmek.
    I've had my fill of listening to her: Onu dinlemekten bıktım/gına geldi.
  15. İsim imlâ, toprak dolgusu.
  16. İsim toprak tesviyesinde kullanılan dolgu malzemesi (taş, toprak, moloz vb.).
doymak Fiil
karın doyurmak Fiil
doymak Fiil
resmi bir forma adını yazmak Fiil
eğitimindeki boşluğu doldurmak Fiil
boş zamanını okuyarak doldurmak Fiil
bardağını ağzına kadar doldurmak Fiil
bir kimsenin yerini/bıraktığı boşluğu doldurmak/görevini yapmak.
Will anyone be able to fill the director's
shoes now that he's left the company?
sorumluluklarını müdrik olmak Fiil
karın rnıı doymak Fiil
doldurmak Fiil
(a)
den. dar bir kanalda yelkenleri şişirip boşaltarak hareket etmek, (b)
ABD- k.d. fikrini/tutumunu değiştirmek.
moloz
dolgu
münhal yerler İsim
doldurmak Fiil
US form doldurmak Fiil
kanun tasarısı getirmek Fiil
bir kürsüye atanmış olmak Fiil
bir kürsüyü işgal etmek Fiil
reçete yazmak Fiil
boşluğu doldurmak Fiil
bir mevkie personel seçme uzman firmaları aracılığıyla adam bulmak Fiil
bir ihtiyacı karşılamak Fiil
bir rolü iyi oynamak Fiil
bir mevkii doldurmak Fiil
bir süre bir mevkii işgal etmek Fiil
diş doldurmak.
bir kamyon doldurmak Fiil
bir mevkii doldurmak Fiil
kongrede bir sandalye doldurmak Fiil
boş bir kürsüyü doldurmak Fiil
katma değer vergisi beyannamesi vermek Fiil
her türlü şartı karşılamak Fiil
bir mevkii yeterince doldurmak Fiil
bir siparişi yerine getirmek Fiil
(US) bir siparişi yerine getirmek Fiil
(a) yelkenleri rüzgâra göre ayarlamak, (b) müsait rüzgârla yoluna devam etmek.
doldurma karakteri Bilgi Teknolojileri
her şartı yerine getirmek Fiil
(a) bilgi vermek, (gerekli/noksan bilgileri) sağlamak/tamamlamak.
Could you fill me in as to what
happened during my absence: Ben yokken olup bitenler hakkında bana bilgi verir misiniz? (b) (boşlukları doldurarak bir belgeyi/evrakı) tamamlamak.
fill in an application form/one's income tax return. (c) vekillik yapmak, görevden uzaklaşan kimsenin görevini üzerine almak.
to fill in for a colleague who is ill. (d) doldurmak.
to fill in a crack with putty. (e)
argo haber ulaştırmak, nakletmek, olup bitenleri anlatmak.
Friends filled him in on the latest news.
birine son bilgileri vermek Fiil
bir formu dikkatsizce doldurmak Fiil
bir mevkii doldurmak Fiil
soru formu doldurmak Fiil
soru formu doldurmak Fiil
başvuru formu doldurmak Fiil
bir başvuru formu doldurmak Fiil
boş yerleri doldurmak Fiil
konuya açıklık getirmek Fiil
formda boş yerleri doldurmak Fiil
tarihi yazmak Fiil
tarihi doldurmak Fiil
hesaba rakamları dahil etmek Fiil
rakamları doldurmak Fiil
doldurularak geçirilen zaman
biri dönünceye kadar yerini almak Fiil
dolgu ışığı İsim, Sinema
vadeli işlemler piyasasında
hemen yerine getirilecek ya da iptal edilecek bir talimat
hemen yerine getirilmediği takdirde bir borsa emrinin iptalini öngören borsa emri
(a) (belge, liste vb.'de noksan olan yerleri gerekli bilgi ile) doldurmak, evrakı doldurmak/tamamlamak,
(b) (geri kalan zamanı) doldurmak/tamamlamak, (c) şiş(ir)mek, büyü(t)mek, dol(dur)up kabar(t)mak, şişmanla(t)mak.
His face is beginning to fill out.
senet doldurmak Fiil
(US) senet formu doldurmak Fiil
senet formu doldurmak Fiil
form doldurmak Fiil
boş yerleri doldurmak Fiil
doldurma deseni Bilgi Teknolojileri
zihnini meşgul etmek Fiil
birinin yerini doldurmak Fiil
şişirmek Fiil
konuşmacı koltuğuna oturmak Fiil
başkanlık etmek Fiil
gereklerini yerine getirmek, görevi hakkıyla başarmak.
Who will fill the bill?
ihtiyacı karşılamak, ihtiyaca cevap vermek, maksada/ihtiyaca tam uygun olmak.
“I'm hungry.” “Would
a sandwich fill the bill?”
boşluğu doldurmak Fiil
fullemek Fiil
sonuna kadar doldurmak Fiil
tamamen doldurmak Fiil
ağzına kadar doldurmak Fiil
ful doldurmak Fiil
dibine kadar doldurmak Fiil
(a) (tamamen/tıkabasa/ağzına kadar) dol(dur)mak.
The room soon filled up with people. (b) (deliği/gediği)
tıkamak, (c) (resmî evrakı usulü dairesinde) doldurmak/tamamlamak.
form doldurmak Fiil
kestiyoner doldurmak Fiil
bir mevkii doldurmak Fiil
birinin yerini doldurmak Fiil
benzinle doldurmak Fiil
gözleri yaşarmak Fiil
benzinle doldurmak Fiil
yaşarmak Fiil
sonradan doldurulmak üzere verilen imzalı kâğıt (vekâletname) doldurma yetkisi
eksikliği/noksanı tamamlamak, boşluğu doldurmak, noksanı gidermek/telâfi etmek, ayrılığı/ihtilâfı gidermek.

to close the gap between two points of view: iki zıt fikri uyuşturmak, aralarını bulmak.
ilk dolum yağı İsim, Otomotiv Sanayii
(= doldur ya da öldür) notunun düşülmüş olması gerekir
dudak payı bırakmak
siparişi yerine getirmek Fiil