Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
flare
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
titrek alevlerle yanmak (rüzgâra maruz meş'ale gibi), (alev) titremek.
Candles flaring in the wind.
flare up
: parlamak, birdenbire alevlenmek.
The fire flared up as the paper caught on.
flare up/out
: patlak vermek, birdenbire zuhur etmek/meydana gelmek, (isyan, ihtilâl vb.) çıkmak.
The fighting flared up again in spite of the peace talks.
parla(t)mak, parılda(t)mak, ışılda(t)mak.
(çan şeklinde) yay(ıl)mak, genişle(t)mek, (borazanın ucu, kadın kloş etekliği vb. gibi).
a flared
skirt. The sides of the ship flare from the keel to the deck.
açıkça ortaya atmak, teşhir etmek, gösteriş yapmak.
ateşle/meş'ale ile işaret vermek.
(titrek) alev, (kısa süren, yanıp sönen) ışık,/alev, yalaz.
The flare of a match showed us his face.
ânî parlama/parıltı, âni parlayan alev.
(işaret için kullanılan) parlak ışık, ışıldama, göz kamaştırıcı aydınlık.
ışıldak, meş'ale, işaret fişeği, işaretleşme maksadıyla parlak ışık veren her türlü cihaz.
feveran, taşkınlık, âni öfkelenme/parlama, birdenbire gayrete gelme.
(çan biçiminde) gittikçe genişleme/yayılma.
The flare of a skirt. A bit more flare in the trousers.
gittikçe genişleyen /yayılan şey.
parlaklık: istenmeyen yansımalarla görüntü üzerine düşerek tabiîliği bozan fazla ışık.
Photography
donukluk: fotoğraf makinesi içinde yansıyan ışığın fotoğrafta hasıl ettiği sisli/bulanık görünüş.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
landing flare
pist aydınlatması
parachute flare
paraşüt lü adınlatma cephanesi
parachute flare
noel ağacı
parachute flare
paraşütlü aydınlatma cephanesi
signal flare
işaret fişeği
Noun
solar flare
güneş alevi: güneş lekelerine yakın yerlerde görülen aleve benzer parıltı. (Kozmik ve X-ışınlariyle yüklü
olup magnetik fırtınalar oluşturur).
flare out/up
ânide öfkelenmek/parlamak/hiddetlenmek.
flare path
iki yanı ışıklı uçak pisti
flare pistol
tenvir (aydınlatma) tabancası
flare up
parlamak
Verb
flare up
tutuşma
flare up
alev alma
flare up
çakış
flare up
alevlenme
flare up
alevlenmek
Verb
flare up
alev almak
Verb
flare up
parlama
flare up
harlamak
Verb
flare up
yalazlanma
flare up
çakma
flare up at the least thing
en ufak bir şeyden parlamak
Verb
flare up in anger
parlamak
Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.