haunt

English-Turkish Translation

  1. dadanmak, musallat olmak, üşüşmek.
    to haunt a house. to haunt a person. People say ghosts haunt that house.
  2. aklından çıkmamak.
    Memories of love haunted him. I was haunted by her last words to me. Memories of
    his youth haunted the old man.
  3. sık sık ziyaret etmek/uğramak.
    He haunted the art galleries.
  4. usandırmak, bıktırmak, bezdirmek, taciz etmek, gına getirtmek.
  5. (ruh/hayalet) sık sık belirmek/gözükmek, yanından ayrılmamak, peşini bırakmamak.
    A headless manhaunts the castle.
  6. ayrılmamak, peşini/yakasını bırakmamak, ısrarla kalmak.

  7. haunts: uğrak, sık sık gidilen yer.
    to return to one's haunts. He made the library his haunt.
  8. bazen
    hant ile ayni anlama gelir. (Orta-Güney ABD) hortlak, hayalet.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition