kusur derecesini saptamak
Verb
(a) kusurlu, kabahatli.
be at fault: kusur işlemek, kabahatli olmak.
Who was at fault in the car crash? (b) çıkmaza saplanmış, şaşırıp kalmış.
bir hatayı kabul etmek
Verb
kusur ve hatalara karşı aşırı titiz davranmak
Verb
virgül hatası: bağlaçla birleşmemiş iki ana tümceyi noktalı virgül, nokta veya iki nokta yerine virgülle ayırma.
birinin kusurunu örtmek
Verb
yoğun-çatlak: üst tabakası alt tabakanın altına kaymış gibi görünen çatlak.
(a) kusurlu, kabahatli.
be at fault: kusur işlemek, kabahatli olmak.
Who was at fault in the car crash? (b) çıkmaza saplanmış, şaşırıp kalmış.
kusursuz sorumluluk
Noun, Law
arızayı tespit etmek
Verb
bir suçu bağışlatacak harekette bulunmak
Verb
Kuzey Anadolu Fay Hattı
Noun
Kuzey Anadolu Fayı (KAF)
Noun
bir hatayı dikkate almamak
Verb
kusur ve hatalara karşı aşırı titiz davranma
fayların birbiri üzerine binmesi.
aşırı derecede, haddinden fazla, ifrat derecesinde.
to be generous to a fault: aşırı (derecede) cömert olmak.
kablo izolasyonu hatası
Noun
kablo izolasyon hatası
Noun
fay hattı
Noun, Geography
(telefon) arızanın yerini saptayıcı
aksaklığa dayanıklı
Information Technology
üçüncü bir şahsın fiili veya kusuru
suçu birine yüklemek
Verb
kusuru birine yüklemek
Verb
hatayı birine atfetmek
Verb
hatayı birine yüklemek
Verb
bir kazada kusuru olmak
Verb
kusur bulmak, beğenmemek, tenkit etmek.
He's always finding fault with my work.
…'e kusur bulmak, şikâyet etmek.
birinde kusur bulmak
Verb
birinde kusur bulmak
Verb
kaçak akım koruma rölesi
Noun, Electricity
kaçak akım rölesi
Noun, Electricity
kaçak akım rölesi
Noun, Electricity
kaçak akım koruma rölesi
Noun, Electricity
bir kabahati birinin üstüne yıkmak
Verb
gemilerin çarpışmasında ortak suç durumunda kimin daha çok kimin daha az kusuru olduğu kuralı
nedenini araştırmadan kazaya uğrayana tazminat veren sigorta
bir kazada hatalı olan taraf