house

English-Turkish Translation

  1. ev, konut, mesken, hane.
    I've bought a house. This is a new house.
    country house: sayfiye,
    köşk.
    detached house: müstakil ev, başka evlere bitişik olmayan ev.
    semi-detached house: bir duvarı bitişik müstakil ev.
    terraced house: bitişik sıra evlerden herbiri.
    tied house = town house: konak.
  2. aile, ev halkı.
    The whole house was awake by 6 o'clock.
  3. hanedan, sülâle, asil aile.
    The house of Hapsburg. The house of Windsor is the British royal family.
  4. bina, daire.
    school house: okul.
    power house: elektrik santralı.
    public house: (a)
    birahane, meyhane, (b) misafirhane.
  5. tiyatro, konser salonu vb..
  6. Theatre seyirciler, (konser) dinleyiciler.
    A large house heard the singer. The whole house laughed.
    a
    full house: (dinleyicilerle vb.) tıklım tıklım dolu.
    a thin house: (pek) az seyirci.
  7. (kuş) yuva, (hayvan) in, barınak.
    round house: lokomotif sundurması.
  8. meclis binası.
    the houses of Parliament.
  9. kurultay, (yasal) meclis.
    the house of Commons = Lower house: Millet Meclisi, Temsilciler Meclisi,
    Avam Kamarası.
    Upper house: Lordlar Kamarası, Senato.
    White house
    ABD Beyaz Saray.
  10. (yasal) meclis çoğunluğu.
  11. ticarethane, kurum, müessese.
  12. kumarhane, kumar oynanan gazino.
  13. (ticarethane/kumarhane) yetkili yönetim kurulu, müdürlük.
  14. piskoposlar meclisi.
  15. (okul) yatı yurdu, yatakhane.
  16. yatı yurdu öğrencileri, yatılı öğrenciler.
  17. genel ev, umumhane, kerhane.
  18. Maritime Traffic güverte üstündeki kapalı kısımlar, daire.
    a bridge house.
  19. Astrology (a) burç simgesi: bir gezegenin etkisini gösterdiği kuşağın sembolü, (b) burç, göğün 12 kısmından biri.
  20. ev+, eve ait/mahsus.
    house paint: ev boyası.
    house agent: ev simsarı, komisyoncu.
    house
    arrest: evde hapis, göz hapsi.
  21. bir eve koymak/yerleştirmek.
  22. barındırmak, iskân etmek.
  23. içermek, içine almak, ihata/ihtiva etmek, içinde bulundurmak.
    The library houses 500,000 books.
  24. kapalı/emin bir yere yerleştirmek, siper altına almak,
    den. indirmek.
  25. (marangozlukta) geçme yapmak, geçme yaparak birbirine eklemek.
  26. barınmak, (evde) oturmak/ikamet etmek, eve yerleşmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

almshouse
darülaceze Noun
be comfortably established in one's new house
yeni evinde rahatça yerleşmiş olmak Verb
be master in one's own house
kendi evinin efendisi olmak Verb
be obliged to sell one's house
evini satmak zorunda kalmak Verb
confine oneself to one's house
eve kapanmak Verb
courthouse
adliye sarayı Noun, Law
enlarge one's house
evini büyütmek Verb
force one's entrance into a house
zorla bir eve girmek Verb
force one's way into a house
bir eve zorla girmek Verb
have a house of one's own
kendi evi olmak Verb
have an empty house on one's hand
el inde boş bir ev olmak Verb
have an empty house on one's hands
elinde boş bir ev olmak Verb
house one's family
ailesini bir eve yerleştirmek Verb
house one's old books in an attic
eski kitaplarını tavan arasına koymak Verb
in-house translator
kadrolu çevirmen Noun, Translation
in-house translator
şirket içi çevirmen Noun, Translation
insure one's house against fire
evini yangına karşı sigorta ettirmek Verb
insure one's house against fire
evinıyangına karşı sigorta ettirmek Verb
invest one's money in house property
parasını emlaka yatırmak Verb
keep one's tenant house in habitable repair
kiraya verdiği evin oturulabilir halde onarımını sağlamak Verb
live in one's very house
sadece kendisi için yaşamak Verb
mean a house for one's daughter
vasiyetinde kızına bir ev bırakmayı düşünmek Verb
mortgage one's house
evini ipotek etmek Verb
not to get a tenant for one's house
evini kiraya vermemek Verb
offer one's house as a guarantee
garanti olarak evini göstermek Verb
offer one's house as a guarantee
garanti olarak evinıgöstermek Verb
owe for one's house
evi için hâlâ borçlu olmak Verb
owe for one's house
hâlâ ev borçlu olmak Verb
privacy of one's house
bir kimsenin hanesinin dokunulmazlığı
put one's financial house in order
mali işlerini düzene sokmak Verb
put one's own house in order first
ilkin kendi işlerine bir çekidüzen vermek Verb
put/set one's house in order
işini düzene sokmak/yoluna koymak/düzeltmek.
set one's house in order
toparlanmak Verb
set one's house in order
evine çekidüzen vermek Verb
set one's house in order
reformlar yapmak Verb
throw open one's house to sb
evini birine açmak Verb
to play house
evcilik oynamak Verb
welcome someone to one's house
evini birine açmak Verb
accepting house
(Br) senetleri kabul eden kuruluş
adjoining house
bitişik ev
adjoining house
komşu ev
ample house
geniş ev
ancient house
korumaya alınan tarihi yapı
associated house
kliring odası Noun
auction house
açık artırma şirketi
board house
pansiyon
boat house
kayıkhane
brokerage house
aracı kurum Noun, Banking
broking house
simsarlık yapan bir örgüt
business house
işyeri
club house
lokal
coffee house
kahvehane
commercial house
ticarethane
corner house
köşe ev
court house
adliye sarayı
crowded house
(tiyatro) dolu salon
customs house
gümrük dairesi
customs house
gümrük
dead house
morg
detached house
müstakil ev
discount house
iskonto müessesesi
dwelling house
konut Noun
dwelling house
mesken Noun
engine house
kuvvet merkezi
first house
(sinema) erken seans
flatted house
kiralanan daire apartman
flatted house
apartman
flight house
radar gemisi
forcing- house
limonluk
forwarding house
nakliyeci
forwarding house
sevkıyatçı
frame house
yarım kâgir ev
freehold house
ev mülkiyeti
grind house
daimi açık tiyatro
import house
ithalat firması
in house
vb içinde
in house
kuruluşun
instalment house
(US) müşteri kredi bankası Noun
light house
deniz feneri binası Noun
lockup house
tutukluevi
low-rent house
düşük kiralı ev
market house
üstü örtülü pazar yeri
market house
(Br) hal
mean house
kağşamış ev
mean house
fakirhane
merchanting house
bankacılık ve sigortacılık işlemleri yapan ticari kuruluş
model house
örnek ev
movie house
sinema salonu Noun, Cinema
music house
müzik aletleri satan dükkân
neighbour house
komşu ev
neighbour house
bitişik ev
news house
(Br) gazete basımevi
no house
(parlamento) nisap olmamak Verb
overcrowded house
kalabalık ev
packed house
hıncahınç dolu ev
panel house
(US) kerhane
parent house
ana ticaret evi
parliament house
Lordlar Kamarası ve Avam Kamarasından oluşan İngiliz parlamentosu Noun
picture house
sinema
pleasure house
eğlence lokali
power house
kuvvet merkezi
power house
santral
publishing house
yayınevi
pump house
tulumba istasyonu
quakeproof house
depreme karşı emniyetli ev Noun
quakeproof house
depreme karşı güvenli ev Noun
remand house
(Br) tutuklu veya mahpus bulunan bir kimsenin sorgusundan sonra geri gönderildiği tutukevi
retail house
perakendeci
ruling house
hanedan
rustic house
köyevi
safe house
haber alma ajanları ya da gizli polis tarafından kullanılan gizli ev ya da yapı
scratch house
kimsesizler yurdu
settlement house
hayır kuruluşu
shipping house
vapurculuk şirketi
shipping house
gemi ticareti şirketi
show house
örnek ev
single-family house
tek ailenin oturduğu ev
small house
dam
solvent house
ödeme kabiliyeti olan firma
split-level house
eğimli arazi üstüne yapılmış iki ayrı girişli ev
split-level house
eğilimli arazi üstüne yapılmış iki ayrı girişli ev
sponging house
(Br) borçlular hapishanesi
staple house
ambar
steak house
ızgara et yenilen lokanta
teeny-tiny house
nohut oda bakla sofa bir ev Noun
terraced house
(Br) sıra evler
the house
(Br) Borsa
trading house
ticarethane
upper house
lordlar kamarası
upper house
(Br) Lordlar Kamarası
vacant house
boş duran ev
vacant house
boş ev
victuals house
kebapçı dükkânı
water house
su kulesi
winter house
kışlık
house agency
emlak acentesi
house bill
bir şirket veya dış şubesince merkez şirkete keşide edilen senet
house call
(doktor) ev vizitesi
house career
parlamento üyeliği
house career
senatörlük
house committee
kulüp kurulu
house committee
(kulüp) kulüp kurulu
house construction
ev yapımı
house dress
ev elbisesi
house duty
emlak vergisi
house exchange
bir kişinin evinin
house flag
kumpanya bayrağı
house flag
gemi sahibinin şirket kumpanya bayrağı
house floor
(US) genel kurul
house floor
genel kurul
house furnishing
ev döşemek Verb
house furnishing
ev tefriş etmek Verb
house furnishing
ev tefrişi
house guest
gece yatısı konuk
house hunter
ev arayan kimse
house item
(Br) firmanın kendi çeki
house jobber
(Br) ev simsarı
house jobber
ev simsarı
house journal
firma dergisi
house knacker
(Br) üçüncü şahıslara ciro etmek niyetiyle evler kiralayan kiracı
house limit
kısmi ya da tam ödemeden önce işletmenin bir konuğa açtığı kredi sınırı
house mover
ev taşıyan
house number
kapı numarası
house owner
ev sahibi
house painter
ev ressamı
house painting
boyacılık
house property
gayri menkul ev
house refuse
mutfak çöpleri Noun
house search
ev araması yapmak Verb
house steward
kâhya
house to house
evden eve
house to house advertising
ev ev dolaşarak reklam yapma
house to house canvassing
ev ev dolaşarak oy veya sipariş toplama
house to house selling
ev ev dolaşarak mal satma
English-Turkish phrases from Zargan's own database