in interest

English-Turkish Translation

  1. ilgili
  2. çıkarı olan
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

bring in interest
faiz getirmek Verb
majority in interest
bir menfaatin çoğunluğu
party in interest
iflas masasında hak sahibi olan
predecessor in interest
menfaatte sırada önce gelen kişi
vest in interest
şimdiden gelecekteki bir tasarruf hakkını vermek Verb
vested in interest
gelecekteki bir tasarruf hakkına şimdiden sahip olma
in interest (or interests) of …
… için/yararına, menfaatine, lehine.
It is in your interest to save money for future.
He works
in the interests of humanity: O, insanlık için çalışır.
changes in interest rates
faiz hadlerindeki değişiklikler Noun
cut in interest rates
faiz hadlerinde kısıntı
downtrend in interest rates
faiz hadlerinin düşme eğilimi
downward tendency in interest rates
faiz oranlarının düşmeye yüz tutması
gap in interest rates
faiz hadlerinde düşme eğilimi
hike in interest rates
faiz hadlerinde artış
market changes in interest rates
piyasa hadlerinde değişiklikler Noun
market changes in interest rates
faiz hadlerinde değişiklikler Noun
rise in interest rates
faiz oranlarında artış
acquire an interest in ...
...'e iştirak etmek Verb, Management
act in one's own interest
kendi menfaatine çalışmak Verb
act in sb's interest
birinin menfaatine çalışmak Verb
arouse sb's interest in
ilgilendirmek Verb
be in sb's interest
birinin menfaatine olmak Verb
be in the public interest
kamu yararına olmak Verb, Law
beneficial interest in land
arsa üzerinde intifa hakkı
contingent interest in personal property
bir menkule ait muntazır hak (bu hakkı bekleyen onu iktisap edemeden ölürse hak vârislerine geçmez
dispose of one's interest in a firm
bir şirketteki payını elden çıkarmak Verb
emphasises the interest in
önemini (yararını) vurgular Noun
enlist public interest in a matter
bir konuya halkın ilgisini çekmek Verb
express interest in something
birşeye ilgi duyduğunu belli etmek Verb
express interest in something
birşeye ilgi duymak Verb
express interest in something
birşeye ilgi göstermek Verb
feel an interest in sth
bir şeye ilgi duymak Verb
feel no great interest in politics
siyasete pek ilgi duymamak Verb
give someone a joint interest in an affair
birinin bir ticari işe iştirak etmesine müsaade etmek Verb
give someone financial interest in a business
birine şirkette pay vermek Verb
great interest in
merak
have a direct interest in sth
bir şeyle doğrudan doğruya ilgilenmek Verb
have a half interest in a firm
bir şirkette yarı hissesi olmak Verb
have a half interest in a firm
bir firmanın yarısının sahibi olmak Verb
have a half interest in a firm
şirkette yarı hissesi olmak Verb
have a vested interest in a company
bir şirkette sermayesi olmak Verb
have an interest in
alakadar olmak Verb
have an interest in a business
bir işte payı olmak Verb
have an interest in a company
şirkette hissesi bulunmak Verb
have an interest in a company
bir şirkette hissesi bulunmak Verb
have an interest in an enterprise
bir şirkette payı olmak Verb
have an interest in an estate
bir mirasta payı olmak Verb
have an interest in the profit
kârda payı olmak Verb
have interest in common
ortak çıkarları olmak Verb
have no money interest in a concern
bir firmada parasal payı olmamak Verb
in the interest of justice
adaletin tecellisi adına Adverb, Law
in the interest of law
kanun yararına Adverb, Law
in the interest of the truth
hakikat menfaatine
in the public interest
kamu menfaatine
interest collected in advance
peşin tahsil edilen faiz
interest in a firm
bir firmada hissesi bulunma
interest in a vessel
bir tekne üzerinde hak
interest in arrear
ödenmemiş faiz
interest in arrears
birikmiş faiz
interest in black
cari faiz
interest in excess of a reasonable commercial rate
makul ticari haddin üstünde faiz
interest in expectancy
beklenen faiz hakkı
interest in land
arsada payı olma
interest in property
emlak üzerinde pay
interest in real estate
gayri menkul üzerindeki pay
interest in tail
muayyen bir mirasçı grubuna veya mirasçılara hasredilen menfaat
interest in the job
işe gösterilen ilgi
interest in the nature of investments
(bilanço) yatırım niteliğinde faiz
interest in the nature of investments
yatırım niteliğinde faiz
interest in the profit
kârda pay
interest oneself in something
ilgisini birşeye yöneltmek Verb
interest oneself in something
birşeye ilgi duymak Verb
interest oneself in something
birşeyle alakadar olmak Verb
interest oneself in something
birşeyle ilgilenmek Verb
interest someone in something
birinin birşeyi kabul etmesini sağlamak Verb
interest someone in something
birini birşeyi satın almaya ikna etmek Verb
interest someone in something
birine birşeyi kabul ettirmek Verb
interest someone in something
birini birşeye razı etmek Verb
interest someone in something
birine birşey ısmarlamak Verb
interest someone in something
birine birşey ikram etmek Verb
legal interest in land
bir arazi üzerinde kanuni hak
legal interest in land
bir arazi üzerinde kanuni menfaat
lie in the public interest
kamu yararına olmak Verb
lose interest in (someone/sth)
(bir kimseye/bir şeye karşı) ilgisini kaybetmek, artık ilgilenmemek.
make default in the payment of interest
faizini ödememek Verb
offer someone an interest in one's business
birine işine iştirak etmesini teklif etmek Verb
own a <percentage>% interest in ...
...'de % paya sahip olmak Verb, Management
pay interest in advance
faizi peşin ödemek Verb
profess an interest in sb's future
birisinin geleceğine ilgi göstermek Verb
renounce an inheritance (one's interest in an estate)
mirastan (bir terekedeki hakkından) vazgeçmek Verb
resent sb's showing affection to or interest in someone else
kıskanmak Verb
reversal in the interest of law
kanun yararına bozma Noun, Law
show an interest in
ilgi göstermek Verb
show interest in one's work
işine ilgi göstermek Verb
sign away one's interest in an estate
emlakteki bir hakkını devretmek Verb
take a fresh interest in life
hayata karşı yeniden ilgi duymak Verb
take a lively interest in sth
bir şeyle çok ilgilenmek Verb
take a strong interest in ...
... ile yakından ilgilenmek Verb
take an interest in a firm
bir şirkette pay almak Verb
take an interest in an enterprise
bir girişimde mali iştiraki olmak Verb
take an interest in politics
politika ile ilgilenmek Verb
take an interest in sth
bir şeye ilgi duymak Verb
take no great interest in politics
siyasete karşı pek ilgi duymamak Verb
take no great interest in politicss
politikayla pek uğraşmamak Verb
to make default in the payment of interest
faiz ödemede gecikme
true interest in sb's welfare
birinin iyiliği için gösterilen ilgi
true interest in sb's welfare
birinin iyiliği için duyulan gerçek kaygı
upsurge of interest in
'ye karşı ilginin artması
English-Turkish phrases from Zargan's own database