erken veya geç demez, vakti saati yok, sabah akşam, bütün gün.
acaba niye gecikti diyordum ?
late ile ayni anlama gelir. : son zamanlarda, bugünlerde, bu sıralarda, yakınlarda.
I haven't seen him of late: Bugünlerde onu görmedim. better late than never: geç olsun da güç olmasın (hiç olmamaktansa varsın geç olsun).
geç vakte kadar oturmak
Verb
geç saate kadar dışarıda kalmak
Verb
geç saate kadar eve dönmemek
Verb
geç saate kadar uyanık kalmak
Verb
geç saate kadar uyumamak
Verb
çok geç.
arrive too late: iş işten geçtikten sonra gelmek, yetişememek.
I was too late:
Çok geciktim, yetişemedim.
Before it is too late: İş işten geçmeden, henüz vakit var iken.
(Br) geç boşaltılan posta kutusu
(Br) geç teslim edilen mektup zammı
yılın son aylarında
Adverb
geç likidite penceresi
Noun, Banking
dükkânların alış veriş için geç vakte kadar açık kalması
(askerlik) gece izni belgesi
gecikme faizi
Noun, Contract Law
akşam geç vakit alışveriş yapan kimse
(bir şey için) geç kalmak, gecikmek.
It's a bit late in the day to change your mind: Fikrinizi
değiştirnek için çok geç kaldınız.
teslim etmede gecikmek
Verb
Geç olsun da güç olmasın.
Sentence
gecikme faizi
Noun, Contract Law
...'in sonlarından itibaren
Adverb