letdown

  1. Noun (hacim, kuvvet, hız, enerji vb.) azalma, küçülme.
  2. Noun düş/hayal kırıklığı, inkisar, sukutu hayal.
  3. Noun (ekonomik) durgunluk, para azlığı/kıtlığı, para darlığı, deflasyon, depresyon.
  4. Noun, Aviation (uçak) iniş, (iniş için) alçalma.
  5. Noun küçülme, küçük düşme, mahcup/rezil olma.
(a) düş/hayal kırıklığına uğratmak.
Don't let us down today; we're counting on you to help: Sizin
yardımınıza güveniyoruz, bizi şimdi düş kırıklığına uğratmayın. (b) yüz çevirmek, ihanet etmek, yüzüstü bırakmak, (c) azaltmak, gevşetmek, yavaşlatmak.
As her interest in the work wore off, she began to let down. (d) (saç, etek vb.) uzatmak, sarkıtmak, çözmek, (aşağı) indirmek, (e)
let one's hair down
k.d. samimî davranmak, içli dışlı olmak, resmiyeti ortadan kaldırmak, (f) mahcup/rezil etmek.