offender

English-Turkish Translation

  1. Noun kabahatli, suçlu.
    first offender: ilk defa suç işleyen kimse.
    old/hard: sabıkalı suçlu.
  2. Noun gücendiren, inciten, rencide eden, hatırını kıran kimse.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

be a hardened offender
sabıkalı suçlu olmak Verb
chief offender
asli fail
contingent offender
tesadüfi suçlu
criminal offender
mücrim
criminal offender
suçlu
first offender
ilk defa suç işleyen kimse. Noun
fugitive offender
kaçak suçlu
habitual persistent offender
(Br) suç işlemeyi alışkanlık haline getirmiş kişi
habitual(ly) persistent offender
(Br) ısrarla suç işleyen kişi
indictable offender
resen takip edilmesi gereken suçlu
inveterate offender
itiyadi suçlu
joint offender
ortak suçlu
juvenile offender
suçlu çocuk
juvenile offender
çocuk suçlu Noun, Law
old offender
sabıkalı
old offender
eski suçlu
persistent offender
sık sık suç işleyen kimse
petty offender
(US) kabahat işleyen
political offender
politik suçlu
predicate offender
öncül suç faili Noun, Criminal Law
principal offender
asli fail Noun, Criminal Law
second offender
(US) bir suçu ikinci kez işleyen kimse
sex offender
cinsel suç işleyen kişi
teenage offender
genç suçlu
tough offender
pişmanlık bilmeyen suçlu
traffic offender
trafik suçlusu
young offender
genç suçlu
youthful offender
genç suçlu
English-Turkish phrases from Zargan's own database