nitekim, keza, bunun gibi, böylece, neticede.
ve başkaları/benzerleri, ve saire.
ve benzeri, vesaire, ilâahiri.
and so on and so forth: vesaire vesaire.
ve başkaları/benzerleri, ve saire.
vesaire, ilâh., vb., falan filân.
ve başkaları/benzerleri, ve saire.
… : filan, filanca. 26
so … as: kadar … değil.
He is not so stupid as you think: Zannettiğin kadar aptal değildir.
filanca, filan.
Mr. so-and-so: Filanca bey.
Noun
(tekrarlanmak istenmeyen kaba bir söz yerine kullanılır) bilmem ne.
John's usually all right but he can be so-and-so at times: John genellikle iyidir ama bazen bilmem ne oluverir.
Noun
şöyle şöyle, şu şekilde, filân filân.
aşınma ve yıpranma payı olarak falan miktarı düşmek
Verb