Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
stand- up
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
(fotoğraf) boy resmi
önceden saptanmış olana uyamama
beklemede kalma
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
stand up
(a) ayağa kalkmak, ayakta durmak, (b) dayanmak, dayanıklı olmak, (c) geçerli, muteber, yürürlükte olmak,
baki olmak, (d)
argo
randevusuna gitmeyip birini bekletmek.
stand-up
dik.
Adjective
stand-up
ayakta durarak yapılan.
Adjective
stand-up
meddah, sahnede yalnız başına gülünç fıkralar anlatan sanatçı.
Adjective, Theatre
stand- up lunch
ayakta atıştırılan yemek
make someone stand up
kaldırmak
Verb
not to be able to stand up under difficulties
kahır çekememek
Verb
stand someone up
birini ekmek
Verb
stand someone up
biriyle buluşmaya gitmemek
Verb
stand someone up
birini ağaç etmek
Verb
stand up and be counted
kanaatini açıkça belirtmek.
stand up for
birisini tarafını tutmak, iltizam etmek, kayırmak, taraftarı olmak.
stand up for your rights
: Hakkını ara/savun!
stand up for oneself
kendi çıkarını korumak
Verb
stand up for sb
birini desteklemek
Verb
stand up for someone
birini savunmak
Verb
stand up for someone
birinin yanında yer almak
Verb
stand up for someone
birinin haklarını savunmak
Verb
stand up to
göğüs germek
Verb
stand up to sb
birini cesaretle karşılamak
Verb
stand up to someone
birine direnmek
Verb
stand up to someone
birine karşı çıkmak
Verb
stand up to someone
birinin yaptığı haksızlığa karşı sesini çıkarmak
Verb
stand up to/against
cesaretle karşılamak/savunmak, kafa tutmak, karşı durmak.
stand up to fate
: talihe/kadere göğüs germek.
stand up with
nikâh töreninde (geline/damada) refakat etmek.
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.