state

English-Turkish Translation

  1. Noun, Politics-Intl. Relations devlet
  2. durum, hal, vaziyet.
    in a terrible state . water in gaseous state . the larval state . to be in a nervous state .
  3. keyfiyet, halet.
  4. debdebe, tantana, ihtişam.
    in state: debdebe ile.
    to travel in state .
  5. heyecan, ruhî sarsıntı.
    You are in a state, aren't you?
  6. devlet, hükümet, eyalet.
    affairs of state: devlet/hükümet işleri.
  7. devlet+, devlete/hükümete/eyalete ait.
    state bank: devlet bankası, bir eyaletin müsaadesi altında
    çalışan banka.
    state capitalism: devletçilik.
    state college: eyalet üniversitesi.
    state highway: devlet/eyalet karayolu.
    medicine = socialized medicine: sosyal hekimlik, devletin finanse ettiği sağlık hizmetleri.
    state police: eyalet polisi.
    state's attorney: eyalet savcısı.
    state's evidence: (a) suçunu ikrar ederek suç ortakları aleyhine tanıklık eden kimse, (b) (cinayet davalarında) sübut delili, devlet lehine tanıklık.
    turn state's evidence: suçunu ikrar ederek devlet lehine tanıklık yapmak.
    state socialism: devletçilik.
    state prison: siyasî mahkûmlar cezaevi,
    ABD eyalet cezaevi.
    state righter: özgür eyalet yönetimi taraftarı, ABD Federal hükümetinin eyalet işlerine karışmaması tezini güdenkimse.
    states' rights
    ABD eyalet hakları.
    state trooper
    ABD eyalet polisi.
    state university: devlet/eyalet üniversitesi.
  8. resmî.
  9. (yetki ile, kesinlikle) belirtmek, beyan/ifade etmek.
  10. saptamak, tayin/tespit etmek.
    at the stated hour: saptanan saatte.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

Administration of the State and the economic and social policy of the community (NACE code: O84.1)
Ülke yönetimi ve toplumun ekonomik ve sosyal politikalarının yönetimi (NACE kodu: 84.1) Noun, Trades-Professions
Advocate General of the Council of State
Danıştay Başsavcısı Noun, Law
air/state one's grievances
dertleşmek, içini dökmek.
city-state
şehir devlet Noun, Politics-Intl. Relations
Council of State
Danıştay Noun, Law
European Agreement on Regulations Governing the Movement of Persons Between Member States of the Council of Europe
Kişilerin Avrupa Konseyine Üye Ülkeler Arasında Dolaşımını Düzenleyen Kurallara Dair Avrupa Sözleşmesi Noun, International Law
high-ranking state officials
devlet erkanı Noun, Public Administration
indivisible unity of the state
devletin bölünmez bütünlüğü Noun, Politics-Intl. Relations
indivisible unity of the territory and nation of the state
devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü Noun, Politics-Intl. Relations
intra-state
devlet içi Adjective, Politics-Intl. Relations
Islamic State (IS)
İslam Devleti (İD) Proper Name, Politics-Intl. Relations
Islamic State of Iraq and the Levant (ISIL, ISIS)
Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) Proper Name, Politics-Intl. Relations
nation-state
ulus devlet Noun, Law
nation-statism
ulus-devletçilik Noun, Sociology
non-state
devlet dışı Adjective, Politics-Intl. Relations
persistent vegetative state (PVS)
kalıcı bitkisel hayat Noun, Medicine
persistent vegetative state (PVS)
kalıcı vejetatif durum Noun, Medicine
persistent vegetative state (PVS)
persistan vejetatif durum (PVD) Noun, Medicine
recognition of a state
devletin tanınması Noun, International Law
state contribution
devlet katkı payı Noun, Insurance
state on one's honour
namusu üzerine yemin ederek söylemek Verb
state one's case
davasını savunmak Verb
state one's grievance
şikâyetini bildirmek Verb
state one's grievances
şikâyetlerini bildirmek Verb
state one's opinion
fikrini beyan etmek Verb
state one's reasons for a decision
kararının nedenlerini açıklamak Verb
state one's views
fikirlerini açıklamak Verb
state something in one's defence
kendini savunmak için bir şey söylemek Verb
state something in one's defence defense
kendini savunmak için bir sav ileri sürmek Verb
state-building
devletleşme Noun, Sociology
stateless person
vatansız kişi Noun, International Law
state-sponsored terrorism
devlet destekli terör Noun, Politics-Intl. Relations
applicant state
teklif sahibi devlet
associated state
ortak devlet
associated state
(AT) Ortak Pazar ile veya Avrupa Topluluğu ile birleşme anlaşması veya tercihli ticaret anlaşması imzalamış
olup Topluluğa üye olmayan devletler
captive state
esirlik
confrontation state
komşu ya da sınırı olan ülkeye düşman ülke
constitutional state
hukuk devleti Noun, Constitutional Law
consuming state
tüketici devlet
creditor state
alacaklı devlet
dependent state
bağımlı devlet
depository state
konsiyater devlet
efficient state
(gemi) iyi durumda
emergency state
acil durum
enemy state
düşman devlet
expectant state
miras bekleme durumu
federal state
birleşik devlet
financial state
finansal durum
foreign state
yabancı devlet
founder state
kurucu devlet
friendly state
dost devlet
hold state
oturmak Verb
hold state
ikamet etmek Verb
hypnotic state
hipnoz durumu
infant state
yeni doğan devlet
maritime state
(Br) deniz kuvvetlerinin subay ve personeli
married state
evlilik durumu
medium-ranking state
orta büyüklükteki devlet
miserable state
zavallılık
National state
eyalet
natural state
tabiilik
neighbouring state
komşu devlet
nonaligned state
bir bloka bağlı olmayan devlet
non-aligned state
bir bloka bağlı olmayan devlet
noncommitted state
herhangi bir bloka ait olmayan devlet
noncontracting state
sözleşmeye taraf olmayan devlet
one-party state
tek partili devlet
participating state
hissedarlık
participating state
ortaklık
protected state
himaye altında olan devlet
puppet state
kukla devlet Noun, Politics-Intl. Relations
puppet state
sadece adı olan devlet
ruinous state
maili inhidam hali
satellite state
peyk devlet
semisovereign state
yarı egemen devlet
signatory state
imza sahibi devlet
signatory state
(anlaşma) imzalayan devlet
single state
bekârlık
single state
bekârlık durumu
social state
sosyal devlet
stationary state
durağan durum
tense state
tansiyon
totalitarian state
totaliter devlet
trading state
ticaret devleti
unrecognized state
tanınmayan devlet
vassal state
tabi devlet
state affair
devlet meselesi
state agreement
devlet sözleşmesi
state aided
hükümet yardımı almış
state aided
devletten yardım gören
state aids
devlet yardımları Noun
state allowance
devlet ödeneği
state assistance
(US) sosyal yardım
state auditor
hesap uzmanı
state authority
devlet yetkisi
state bank
kamu bankası Noun
state bank
(US) eyalet bankası (bir eyaletin kanunlarına göre ve içinde bankacılığını yapacağı eyalet tarafından kurulan banka
state bank
devlet bankası Noun
state bonds
devlet tahvili
state cabin
lüks kamara
state call
resmi ziyaret
state car
salonlu vagon
state car
vagon salon
state citizenship
(US) bir eyaletin vatandaşı olmak Verb
state clothes
gala
state college
(US) eyalet üniversitesi
state conciliation
devlet uzlaşması
state conglomerate
devlet teşekkülü
state contributions
devlet ödenekleri Noun
state control
devlet kontrolü
state control
devlet kontrolu
state controlled
devlet kontrolu altında
state council
devlet şurası
state credit
devlet kredisi
state creditor
devlet alacaklısı
state debts
devlet borçları Noun
state department
nezaret
state department
(US) Dışişleri Bakanlığı
state dinner
gala
state dm
devlet yardımı
state documents
devlet belgeleri Noun
state elections
diyet meclisi seçimi Noun
state employee
devlet memuru
state employment
devlet memuriyeti
state examination
devlet sınavı
state expansion
devlet yetkileri Noun
state expenditure
devlet giderleri Noun
state expressly
açıkça ortaya koymak Verb
state facilities
devlet tesisleri Noun
state facts
gerçekleri beyan etmek Verb
state fed
devlet çe desteklenen
state fed
sübvansiyonlu
state fed
devletçe desteklenen
state financed
devlet çe finanse edilen
state fully
ayrıntılarıyla bildirmek Verb
state function
devletin fonksiyonu
state fund
devlet fonu
state funds
devlet fonu
state funeral
devlet cenaze töreni
state government
devlet yönetimi
state grant
devlet sübvansiyonu
state indebtedness
devletin borçluluk durumu
state interference
devlet müdahalesi
state law
(US) eyalet kanunu
state liability
devlet sorumluluğu
state line
(US) eyalet sınırı
state loan
devlet tahvili
state minister
devlet bakanı Noun, Central Government
state monopoly
kamu tekeli
state monopoly
devlet tekeli
state note
devlet borç senedi
state occasion
kutlanacak bir olay
state ownership
devlet mülkiyeti
state ownership
(US) devlet mülkiyeti
state paid
devlet çe finanse edilen
state paid
devletçe finanse edilen
state patronage
devlet himayesi
state pensioner
devlet memuru emeklisi
state policy
devlet politikası Noun
state positively
kesin olarak beyan etmek Verb
state positively
kati olarak beyan etmek Verb
state precisely
belirlemek Verb
state press
devlet basımevi
state prison
devlet hapishanesi
state prison
(US) bir eyalete özel ağır ceza hapishanesi
state prison
siyasi tutuklulara özel hapishane
state prison
siyasi tutuklu hapishanesi
state prisoner
(US) eyalet hapishanesi mahpusu
state purchase
devlet mübayaası
state railway
devlet demiryolu
state reception
devlet kabul resmi
state recognition
devletçe tanınma
state recognition
devlet çe tanıma
state relief
devlet yardımı
state resources
devlet kaynakları Noun
state revenue
devlet geliri
state scholarship
devlet bursu
state school
(Br) devlet okulu
state school
devlet okulu
state secret
devlet sırrı
state securities
(US) devlet tahvilleri Noun
state security
devlet güvenliği
state service
(US) devlet hizmeti
state socialism
devlet sosyalizmi
state structure
devletin yapısı
state tax
(US) eyalet vergisi
state taxed
vergisi alınmış
state terms
şartları ortaya koymak Verb
state trading
reji
state trial
siyasi duruşma
English-Turkish phrases from Zargan's own database