(Br) bir dergiye abone olmak
Verb
sığınmacıyı kabul etmek
Verb
bir sığınmacıyı kabul etmek
Verb
bir durumu bütün sonuçlarıyla kavramak
Verb
(bir işi) ele almak, idaresini ele almak, bir işe girişmek.
kısmi ödeme üzerinde anlaşmak
Verb
kısmi ödeme olarak kabul etmek
Verb
(Br) US benzin almak
Verb
daha az talepte bulunmak
Verb
durumu hemen kavramak
Verb
(a) yedeğe almak, peşi sıra taşımak/götürmek, (b) yol göstermek.
(a) yedeğe almak, yedekte çekmek, (b) himaye altına almak.
emaneten teslim almak
Verb
pansiyoner kabul etmek
Verb
bir hastalığı zamanında tedavi etmek
Verb
hayata karşı yeniden ilgi duymak
Verb
bir işe iştirak etmek
Verb
işe bizzat kendi de el atmak
Verb
bir işi kısım kısım üstlenmek
Verb
bir hanımı masaya götürmek
Verb
yönetimde önemli bir yer işgal etmek
Verb
bir şeyle çok ilgilenmek
Verb
bir konuyu ele almak
Verb
yazın bir ay izin almak
Verb
yazın bir ay izin zni almak
Verb
bir işte kişisel payı olmak
Verb
trende bir yer rezerve etmek
Verb
-e katılmak/iştirak etmek.
... ile yakından ilgilenmek
Verb
bir yolcuyu gece konaklatmak
Verb
bir şeyde faal rol oynamak
Verb
bir şeyde faal rol almak
Verb
bir şeyden boş yere gururlanmak
Verb
bir şirkette pay almak
Verb
bir girişimde mali iştiraki olmak
Verb
politika ile ilgilenmek
Verb
bir şeye ilgi duymak
Verb
birşeyden dolayı rahat etmek
Verb
birşeyden dolayı içi rahat olmak
Verb
…'den büyük zevk almak.
He is a loving father and takes great delight in his children.
bir konuşmayı steno ile yazmak
Verb
konuşmayı steno ile yazmak
Verb
tanıkları kapalı oturumda dinlemek
Verb
matematik dalında ödül almak
Verb
bir şeyin doğruluğuna güvenmek
Verb
(malı) para yerine kabul etmek.
bir konuşmaya sürekli katılmak
Verb
siyasete karşı pek ilgi duymamak
Verb
politikayla pek uğraşmamak
Verb
bir şeyde rolü olmamak
Verb
bir şeyde rolü olmamak
Verb
birinin vaatlerine bel bağlamamak
Verb
bir derste not tutmak
Verb
cesaret/kuvvet bulmak, canını dişine takmak, bütün cesaretini toplamak, (zor/tehlikeli bir işe) cesaretle atılmak.
daima ölümle karşı karşıya olmak, ölüm tehlikesine maruz bulunmak, kelleyi koltuğa almak.
kellesini koltuğuna almak.
kuyrukta sıraya girmek
Verb
geçici olarak bir mevkiin görevlerini üstlenmek
Verb
bir yarışmaya katılmak
Verb
bir konferansa katılmak
Verb
bir konuşmaya katılmak
Verb
bir gösteriye katılmak
Verb
bir müzakereye katılmak
Verb
bir çete soygununa karışmak
Verb
bir piyangoya iştirak etmek
Verb
bir suikaste karışmak
Verb
piyangoya iştirak etmek
Verb
…'den zevk almak/hoşlanmak.
...mekten zevk almak
Verb
darbeyle iktidara geçmek
Verb
yaptığı işle iftihar etmek
Verb
tasarrufları ertelenmiş olarak almak
Verb
birinin adını boş yere ağzına almak
Verb
birinin adını kötüye kullanmak
Verb
birinin adıni kötüye nahak yere kullanmak
Verb
yanlışlıkla başkasının şemsiyesini almak
Verb
birinin sorumluluğunu üstlenmek
Verb
birini suçüstü yakalamak
Verb
birini olduğu gibi kabul etmek
Verb
birini akşam yemeğine götürmek
Verb
bir şeyi sözcük anlamıyla anlamak
Verb
bir şeyi iyi tarafından almak
Verb
kolayca başarmak/yapıvermek.
bir şeyi yanlış yorumlamak
Verb
inanmak, itimat etmek, güvenmek.
gemi azıya almak, isyan etmek, başkaldırmak, kafa tutmak.
düşmana karşı yandan harekete geçmek
Verb
yokuşu hızlı vitesle tırmanmak
Verb
(a) duruma hâkim olmak.
We have the matter in hand. The children must be taken in hand. (b) girişmek,
ele/üstüne almak, deruhte etmek.
The superviser promised to take the matter in hand.
aldatma, dolandırma, hile.
Noun