telling

  1. etkili, etken, tesirli, müessir.
    a telling blow The lawyer made a brief, telling speech to the magistrate.
  2. açıklayıcı.
    He made a particularly telling remark.
  3. anlatış, anlatım, anlatma, açıklama.
    The story takes more than 500 pages in the telling: Hikâyenin
    anlatımı 500 sayfadan fazla sürüyor.
falcılık
bakıcılık
hakkısükût
anlatış
Bilinmez, tahmin edilemez.
There was no telling what sort of trouble he might get into: Başına ne bela geleceği bilinmezdi.
kesin etki
paylama
azarlama
orman açma planı
karakteristik nokta
etkili konuşma
Hiç belli olmaz. Sentence
Belli olmaz. Sentence