yet

English-Turkish Translation

  1. Adverb henüz, şimdiye kadar, şu ana kadar, şimdiyedek.
    It was not yet time to go: Henüz gitme zamanı
    değildi.
    He hasn't arrived yet : Henüz (şu ana kadar) gelmedi.
  2. Adverb daha, şimdilik, şu anda, bukadar tez.
    It is not time to go yet: Daha gitme zamanı değil. ((bkz: It
    is time to go now ).)
    "Have another?" "Not yet thank you": Bir tane daha alın/buyurun! - Şimdilik istemem, teşekkür ederim.
  3. Adverb (a) hâlâ, el'an, daha.
    He is yet a child. There is time yet . (b) eninde sonunda, ergeç, arasıra.

    We'll get there yet.
  4. Adverb bundan başka, buna ilâveten, ayrıca.
    yet further triumphs to come. Gives yet another reason.
  5. Adverb yine de, mamafih, bununla beraber, buna rağmen.
    and yet everyone liked her.
  6. Adverb üstelik, buna rağmen, yine de.
    I've never read it nor yet intend to: Onu okumadım, üstelik okumaya da niyetim yok.
  7. Adverb daha da, hattâ.
    Play it yet more softly.
    A yet higher speed.
  8. Conjunction gerçi, ise de, bununla beraber, yine de, buna rağmen.
    It is good, yet it could be improved. I speak
    to you peacefully, yet you will not listen.
  9. Conjunction Lâkin, ama, fakat, ancak.
    It's strange, yet true: Garip, fakat gerçek.
  10. Conjunction her ne kadar, ise de, olsa da.
    active, yet ill.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

not be out of the woods (yet)
henüz hayati tehlikeyi atlatmamış olmak Verb, Idioms
not be out of the woods (yet)
henüz kefeni yırtmamış olmak Verb, Idioms
not be out of the woods (yet)
tam anlamıyla düze çıkmamış olmak Verb, Idioms
not be out of the woods (yet)
tam toparlanamamak Verb, Idioms
(in negative sentences) yet
henüz
and yet
böyle olduğu halde
as yet
henüz, şimdiye/bugüne kadar, şimdiyedek.
As yet, no man has set foot on Mars: Şimdiye kadar Merih'e
insan ayağı basmadı.
I have received no answer from him as yet: Henüz ondan bir cevap almadım.
There has been no trouble as yet: Bugüne kadar bir müşkilât/zorluk çıkmadı.
as yet
henüz, şimdilik, şimdiye/ şu ana kadar.
As yet , we have received no answer.
The greatest book
as yet written.
not as yet: henüz değil.
We have not succeeded as yet . They haven't as yet returned.
but yet
böyle olmakla birlikte.
just yet
hemen, derhal, derakap.
yet again
bir kez daha
yet again
gene de
(sth not yet compled) to be left hanging in the air
sürünceme de kalmak Verb
be not yet available for delivery
henüz teslime hazır olmamak Verb
be yet to come
henüz gelmemiş olmak Verb
debt not yet due
vadesi (henüz) gelmemiş alacak
dividends not yet collected
henüz tahsil edilmemiş kâr payları Noun
is not yet clear
malum değil
leave something not yet completed hanging in the air
sürünceme de bırakmak Verb
not yet due
vadesi henüz gelmemiş
not yet of the right consistency
kıvamsız
not yet settled
henüz kesinleşmemiş
not yet up to the ropes
henüz haberdar değil
English-Turkish phrases from Zargan's own database