birinin yerinde olmak istememek
Verb
istemeye istemeye işe girişmek
Verb
yünün tenime değmeksi hoşuma gitmiyor
(tehdit/güvensizlik anlamı taşır) … da göreyim/görelim/bakalım.
I'd like to see him do better, even if he does think he's so clever: Pek akıllı geçiniyor ama, daha iyisini yapsın da görelim (yapsın bakalım).
I'd like to know what he means by that! Ne demek istediğini açıklasın bakalım!
Böyle konuşmak sana yakışmıyor.
son derece kızdıran/öfkelendiren.
Any statement against the government is like a red rag to that minister:
hükümet aleyhinde söylenen her söz bakanı son derece öfkelendirir.
al görmüş boğa gibi.
It's like a red rag to him= it makes him to see red: Bu onu müthiş kızdırır.
birinin birşey yapmasını sevmek
Verb
birinin birşey yapmasından hoşlanmak
Verb
birşey yapmaktan hazzetmek
Verb
birşey yapmaktan hoşlanmak
Verb
birşey yapmayı sevmek
Verb
birşey yapmaktan keyif almak
Verb
kendini dinlemekten zevk almak
Verb
birine sülük gibi yapışmak
Verb
birine sinek gibi yapışmak
Verb
seve seve işe girişmek, kolay/çabuk öğrenmek/alışmak.
take to physics like a duck to water: fizikten
hoşlanmak, fiziği kolay bulmak. 16
That's like pouring water on a duck's back: Bu çok kolay iş/bundan kolay ne var!
seve seve bir işe girişmek
Verb
birini dostça ama şiddetle azarlamak
Verb
son derece mutlu hissetmek, büyük bir huzur ve saadet içinde olmak.
ağzı kulaklarına varmak, aptal aptal sırıtmak.
tir tir titremek, yaprak gibi titremek.
göze batmak, derhal göze çarpmak.
You'll stick out like a sore thumb with that hat on.