waft

  1. Verb (rüzgârla/dalgalarla) sürükle(n)mek, yavaş yavaş ilerle(t)mek.
    The waves wafted the boat to shore.
    The night wind wafted the sound of singing across the lake.
  2. Verb (âdeta sihir kuvvetile) çabucak gitmek/uçmak/nakledilmek.
    Be wafted by plane from Toronto to Paris.
  3. Verb uçmak, yüzmek.
    A single feather wafted down to the ground.
  4. Verb (a) (meltem) hafifçe esmek, (b) (koku vb.) yayılmak, dağılmak.
    Cooking smells wafted along the hall.
  5. Verb el sallayarak çağırmak/yöneltmek/işaret vermek.
  6. Noun hafif ses/koku.
    wafts of cigarette smoke.
  7. Noun hafif esinti, cereyan.
    a waft of air.
  8. Noun sürükle(n)me, yavaş yavaş ilerle(t)me, sürüyüp götürme.
  9. Noun, Maritime Traffic (a) filâmalarla verilen işaret, (b) işaret filâması.
  10. Noun el sallama.