belief

  1. Noun, Religion-Faith inanç
  2. Noun inanç, inanış, inanma, kanaat.
    religious beliefs: dinî inançlar.
    belief in someone/something:
    bir kimseye/şeye inanma.
    My belief is that he is right: Bence o haklıdır.
    to the best of my belief: inancıma göre, kanaatimce.
  3. Noun iman, itikat, akide, itimat, güven.
    belief in God: Allaha iman.
    the child's belief in his parents:
    çocuğun ebeveynine güveni.
    This has shaken my belief in justice: Be benim adalete olan güvenimi sarstı.
  4. Noun akide, doktrin.
    the Christian belief: Hristiyanlık akidesi.
inancına sımsıkı sarılıp elden bırakmamak Verb
biriyle aynı inanca sahip olmak Verb
birinin inancını paylaşmak Verb
itikat
siyasi düşüncede serbestlik tanımak Verb
inanılamaz, inanılması olanaksız.
yaygın inanış Noun
yaygın kanının aksine Adverb
yaygın inanışın aksine Adverb
yaygın kanaatin aksine Adverb
Din veya İnanca Dayanan Her Türlü Hoşgörüsüzlüğün ve Ayrımcılığın Tasfiye Edilmesine Dair Bildiri, Dine
veya İnanca Dayalı Müsamahasızlığın ve Ayırımcılığın Bütün Şekilleriyle Ortadan Kaldırılması Hakkında Bildiri
Noun, International Law
inanç derecesi
inanılması kolay olma
batıl itikat
gerçek imandan sapma
(hikâye) inanılmayacak olmak Verb
politik inanç
çabuk inanır
dinsel inanç
dini inanç
inanılacak cinsten değil
(US) edinilen en inanılır bilgiler çerçevesi içinde
edinilen en inanılır bilgiler çerçevesi içinde
tevhit inancı Noun, Religion-Faith
inanç sistemi Noun, Religion-Faith
doktorlara inanmam
ortak kanıya göre
kanıma göre
öyle inanmak nıyorum ki