1. (a) başarmak, başa çıkmak, hakkından/üstesinden gelmek.
    He'll get around to it in time: O işi
    zamanında bitirecektir. (b) tecrübeli olmak, günün icaplarına uymak.
  2. (a) dolaşmak, hareket etmek, gidip gelmek, seyahat etmek.
    She gets about a lot, working for an international
    company.
    (invalid) be able to get about: (hasta) yataktan kalkıp dolaşabilmek. (b) (haber, dedikodu vb.) yayılmak, şayi olmak, her tarafta duyulmak, (c) toplumsal faaliyetlerde bulunmak, herkesin yardımına koşuşmak.
  3. (a) aldatmak, yolunu bulup kurtulmak, kurnazlıkla galebe çalmak (müşkül durumdan) sıyrılmak, üstünden
    atmak.
    If you are clever, you can sometimes get around the tax laws. (b) (bir şey elde etmek için) yaltaklanmak, dalkavukluk yapmak,
    argo yağcılık yapmak, (c) seyahat etmek, dolaşmak, gezmek, (d) (bkz: get about ), (e)
    get around/round to: (nihayet) eli değmek, vakit bulabilmek.
    After a long delay, he got around to writing the letter.
  4. (a) gidivermek, etrafını dolaşmak, dolaşıp geçmek.
    as you get round the corner: köşeyi dönünce.
    (b) yayılmak, şayi olmak, (c) kandırmak, ikna etmek, razı etmek.
    get round someone: dil dökerek birini kandırmak.
    Father doesn't want to let us go, but I know how to get round him. (d) yenmek, üstesinden gelmek, altından kalkmak.
    get round a difficulty: bir müşkülü yenmek.
    get round the law: hilei şer'iyesini bulmak.
ağzından girip burnundan çıkmak Fiil
kanuna hile yapmak Fiil
bir noktaya ulaşmak Fiil
fırsat bulabilmek Fiil
gelebilmek Fiil