1. karşı.
    to fight against someone: bir kimseye karşı mücadele etmek.
    to march against the enemy:
    düşmana karşı yürümek.
    with 20 votes against 3: 3'e karşı 20 oyla …
    protection against burglars : hırsıza karşı korunma.
    to run up against someone: birisine raslamak.
  2. aleyhinde, karşı.
    He is against a new election: Yeni bir seçimin aleyhindedir.
    Conditions are
    against us: Koşullar bizim aleyhimizdedir.
  3. karşılık, mukabil(inde).
    against the merchandise shipped: sevkedilen mal mukabilinde/mala karşılık.

    The inflation rate is only 5% this year as against 12% the year before: Geçen yıl enflasyon oranı %12 olmasına mukabil bu yıl sadece %5'tir.
  4. aykırı, zıt.
    Never go against the nature: Asla tabiate zıt gitme.
    It was done against my will:
    Benim isteğime aykırı olarak yapılmıştı.
    I did it against my will: İstemeyerek yaptım.
  5. rağmen, hilâfında.
    against all my good will: bütün iyi niyetime rağmen …
  6. muhalif, karşısında.
    to be against someone/something: bir kimseye/bir şeye muhalif/muarız olmak.

    He is against reform. to go against something: bir şeye muarız/düşman olmak.
    There is no law against it: Bunu yasaklayan yasa yoktur.
  7. -e/-a/-ye/-ya (temas halinde).
    to lean against the wall: duvara yaslanmak.
    to build a house
    up against the hill: tepede ev yapmak.
  8. yanında, yakınında, önünde.
    The car is over against the building: Araba ötede, binanın önündedir.
  9. için, … ihtimalini düşünerek.
    to buy provisions against winter: kış için erzak satın almak.
    to
    put something by against rainy day: müşkül zamanlar/kara günler için tedarikli olmak/para biriktirmek.
    We made preparations against his return: Onun dönüşü için hazırlık yaptık.
  10. borç olarak.
    Many bills were entered against his account: Birçok faturalar onun hesabına borç olarak geçmişti.
  11. -den önce, -ye kadar.
    Be ready against he comes: O gelinceye kadar hazırlan.
müşterisinin menfaatine aykırı iş görmek Fiil
inançlarına aykırı olarak Zarf
mizacına/huyuna/yaratılışına/tabiatine aykırı/zıt.
It goes against the grain for me to do it:
Böyle (iş) yapmak tabiatime aykırıdır/âdetim değildir.
It goes against the grain for him to apologize: Özür dilemek âdeti değildir.
I'll do it, but it goes against my grain: Onu istemeye istemeye yapacağım.
isteğine karşı, arzusuna rağmen, istemediği halde, istemeye istemeye.
I did it against my will:
İstemeyerek/istemeye istemeye yaptım.
başını taştan taşa vurmak, imkânsız olan işe girişmek, çıkmaza saplanmak, başı belaya girmek.
başını taştan taşa vurmak, deveye hendek atlatmak, bütün gayretlerine rağmen başaramamak.
Trying to
make him change his mind is just beating your head against a wall.
imkânsız işle nafile uğraşmak, başını taştan taşa vurmak.
birine kılıç çekmek Fiil
birine kılıç çekmek birinin dikkatini bir şeye çekmek Fiil
örgütlü suçla mücadele İsim, Ceza Hukuku
(US) rakiplerine karşı kazanma ümidi olmamak Fiil
birinden tazminat almak Fiil
bütün hasımlara karşı direnmek Fiil
evini yangına karşı sigorta ettirmek Fiil
evinıyangına karşı sigorta ettirmek Fiil
sırtıni dayamak Fiil
birine el kaldırmak Fiil
iki rakibi kapıştırmak Fiil
...'i enflasyona karşı korumak Fiil, Ekonomi
otomobil ile ağaca toslamak Fiil
arabasını ağaca toslatmak Fiil
birine el kaldırmak, dövmeye yeltenmek.
başıni duvara çarpmak Fiil
başını duvara çarpmak Fiil
kafasını duvara çarpmak Fiil
direnmek, karşı gelmek, muhalefet/mukavemet etmek, -e karşı cephe almak.
He set his face against any kind of change.
şiddetli bir şekilde karşı çıkmak Fiil
karşı çıkmak Fiil
aksine hareket
aksi ne hareket
karşın, mukabil.
His net income this year amounted to $60,000 as against $50,000 last year: Geçen
yılki $50,000 a mukabil bu yıl net geliri $60,000 a ulaştı.
terazinin öteki kefesine koymak Fiil
aleyhtar olmak Fiil
sürtülmek Fiil
karşılaşmak Fiil
bir şeye karşı silaha sarılmak Fiil
karşılaştırarak kontrol etmek Fiil
karşı gelmek/ karşı koymak, çarpışmak.
kıyışmak Fiil
çekişmek, münakaşa etmek.
to contend against a theory.
çarpmak.
The boy fell and cracked his head against the wall.
çarpmak Fiil
şiddetle karşı koymak, (aleyhinde) bağırıp çağırmak, tenkit etmek, çıkışmak.
He declaimed against the high rents.
(bir kimsenin/şeyin) aleyhinde davranmak, peşin hükümle hareket etmek.
discriminate against a certain nationality.
aleyhine fark gözetme
acı acı şikâyet etmek, yakınmak, şiddetle itiraz etmek.
The newspapers exclaimed against government
action. He exclaimed against immorality.
mahkemede birini suçlu bulmak Fiil
(a) karşı gelmek/olmak/durmak, muhalefet etmek, kafa tutmak.
She went against her mother. (b)
aykırı/aleyhinde olmak, aleyhinde sonuç vermek.
The case may go against you.
önlemek, önlem/tedbir almak, vukuuna mani olmak.
In order to guard against this: bunu önlemek
için.
We must try to guard against this happening: Bunun vukuunu önlemeliyiz.
to guard against errors: hataları önlemek.
gammazlamak Fiil
ihbar etmek Fiil
dalavere çevirmek Fiil
direnmek, ayak diremek, (bir şeye) karşı gelmek/koymak, yapmak istememek.
kick against the pricks:
kendi zararına olarak karşı gelmek.
yaslanmak Fiil
dayanmak Fiil
(polis) baskın yapmak Fiil
dayamak Fiil
dayalı
istinat
birinden şikâyetçi olmak Fiil, Hukuk
(üstüne) ölçmek, ölçerek karşılaştırmak, (elbise) prova yapmak.
I measured the coat against her and it was too long.
engel olmak, önlemek.
Several factors combined to militate against the success of our plan. The fact
that he'd been in prison militated against his chances of getting fresh employment.
(a) karşısında, karşılıklı, karşı karşıya.
two houses over against each other: karşılıklı iki ev. (b) kıyasla/nazaran.
(a) -e karşı/zıt.
to live over against churuch. (b) … ile karşılaştırılırsa/mukayese edilirse,
-e kıyasla, nazaran.
The quality of this product over against that one.
sigorta edilen riskler İsim
güvence/teminat altına almak, sigorta et(tir)mek.
hazırlıklı bulunmak, ihtiyatlı davranmak, gerekli önlemleri almak.
to provide against accident.
karşısına koymak Fiil
'ye karşı itiraz etmek Fiil
itiraz etmek Fiil
kertmek Fiil
sürünmek Fiil
çatmak, uğramak, maruz kalmak, çarpmak, karşılaşmak.

run against a stone wall: körü körüne
inat etmek, olmayacak bir şeyi zorlamak, olanaksız bir işte israr etmek.
(a) mukayese etmek, tartmak, karşılık tutmak.
set one thing against another: bir şeyi başkasıyla
mukayese etmek.
Certain business losses can be set (off) against taxes. (b) kışkırtmak, aleyhine çevirmek.
Religious war which set family against family.
set one person against another: birini başkası aleyhine çevirmek.
bir şeye karşı grev yapmak Fiil
pençeleşmek Fiil
aleyhte tanıklık etmek Fiil
aleyhine dön(dür)mek.
(güçlük vb. ile) yüzyüze, karşı karşıya.
aleyhinde oy kullanmak Fiil
...'in aleyhine Zarf
hak duygusuna karşı
fatura karşılığı Zarf, Muhasebe
fatura karşılığında Zarf, Muhasebe
fatura mukabili Zarf, Muhasebe
fatura mukabilinde Zarf, Muhasebe
peşin ödeme karşılığında
makbuz karşılığında
makbuz mukabilinde
bedel karşılığı
teminat karşılığı
hastalığa karşı
delile karşı
akıntıya karşı
ona rağmen
rüzgâra karşı
zamana karşı
büyük hızla
emre aykırı olarak
vesika karşılığı kabul
menkul kıymetler karşılığı avans
bir karara itirazda bulunmak Fiil
bir mahkeme emrinin iptalini istemek Fiil
masraflara itiraz
teminat karşılığı haciz
enflasyon ile mücadele etmek Fiil
yangın karşı sigortalı olmak Fiil
yangına karşı sigortalı olmak Fiil
biriyle eşleşmek Fiil, Spor
bir dönemde geçmek Fiil
birinden üstün teklif yapmak Fiil
birinin verdiği fiyatı artırmak Fiil
birine üstün teklif yapmak Fiil
…e rücu etmek Fiil, Hukuk
bir sorunla karşılaşmak Fiil
temlik edilmeme şartı
şartlar bizim aleyh imizde
vesaik mukabili krediler İsim
olağandışı cinsel ilişki suçları İsim
karı kocanın birbirine karşı işlediği suç
...'in aleyhine olmak Fiil
...'in elini zayıflatmak Fiil
davacı aleyhine karar vermek Fiil
ihracatta evrak teslimi esnasında yapılan ödeme
büyük handikapa karşı mücadele etmek Fiil
ekonomik krizle mücadele etmek Fiil
bir şeye karşı kendini güçlendirmek Fiil
evrak karşılığı teslim
...'e aykırı olmak Fiil
kazaları önlemek Fiil
birini tehlikeye karşı korumak Fiil
birinden tazminat talep etmek Fiil
enflasyona karşı önlem
ayıplamak Fiil
bağışlamamak Fiil
şikâyet etmek Fiil
takibe geçmek Fiil
kırılmaya karşı sigorta
iflasa karşı sigorta
hastalığa karşı sigorta etmek Fiil
üçüncü şahıs rizikolarına karşı sigorta
havaya kızmak Fiil
birinin aleyhinde icra talebinde bulunmak Fiil
biriyle karşılaşmak Fiil
kumarı yasak eden kanun çıkarmak Fiil
birinin aleyhinde dava ikame etmek Fiil
birini ihbar etmek Fiil
direncini kırmak Fiil
…in doğru olmadığını göstermek Fiil
…i çürütmek Fiil
…i zayıflatmak Fiil
…in aksini göstermek Fiil
kamu ahlakına aykırı davranmak Fiil
bir şahsa karşı işlenen suç İsim
edep ve ahlak kaidelerini ihlal suçu İsim
mala karşı işlenen suç (hırsızlık , sahte ve taklit bir şey yapma vb İsim
kamu düzenini ihlal suçu İsim
seçime itiraz dilekçesi
birbirine karşı kışkırtmak Fiil
yangın önlemleri İsim
birine dava açmak Fiil
açığa vurmak Fiil
soğuğa karşı korunma
evliliğe itiraz etmek Fiil
bedelinin ödenmesi üzerine malları serbest bırakmak Fiil
bir şeye karşı protestoda bulunmak Fiil
kendini suçlandırmama hakkı İsim, Hukuk
zararına karşı korumak Fiil
rüzgâra karşı seyretmek Fiil
zarara karşı teminat vermek Fiil
zarar ziyana karşı kendini teminat altına almak Fiil
duvara toslamak Fiil
önerge aleyhinde konuşmak Fiil
birşeye itiraz etmek Fiil
akıntının tersine kürek çekmek Fiil
birşeye karşı mücadele vermek Fiil
birine dava açmak Fiil
birinin aleyhine işlemek Fiil
enflasyona karşı ek teminat İsim
kanunu ihlal etmek Fiil
bir şeye karşı oy vermek Fiil
ayıba karşı tekeffül İsim, Hukuk
ücretli iş