tesadüfen karşılaşmak, ânide karşı karşıya gelmek.
(âniden/ansızın/umulmadığı anda) karşılaşmak, raslamak.
Guess who I bumped into on the way to the office: Daireye giderken kiminle karşılaştım, biliyor musun?
öldürmek, katletmek, temizlemek.
They bumped him off because he knew too much about their illegal activities.
birini tahtalıköye göndermek
Fiil
fırlamasına neden olmak
Fiil
birden bire artırmak
Fiil
artırmak, yükseltmek.
You need a good result to bump up your average.
iyi yön ve mekân duygusu olmak
Fiil