çaresiz, çarnaçar, başka çare yok, mecburen … yapmalıyım/etmeliyim, elimden başka şey gelmez, elde değil
anlamında
MUST yerine kullanılır.
I cannot (help) but admit the truth of your remarks, although they go against my interests: Benim çıkarıma aykırı olmakla beraber sözlerinin gerçek olduğunu çarnaçar kabul ediyorum (kabule mecburum).
We could not but weep at the sad news: Üzücü habere ağlamaktan başka elimizden bir ey gelmezdi.
One cannot but admire his courage: Cesaretine hayran kalmamak elde değil.
NOT: Bazı bilginler
CANNOT BUT deyimini iki defa olumsuzluk içerdiği için doğru bulmazlarsa da genellikle İngilizcede kullanılan bir deyimdir.
One cannot but admire yerine aynı anlamda
One can but admire/can only admire/must admire/cannot help admiring terkiplerinden biri kullanılabilir.