sıcak daldırma galvanizli çelik
İsim, Demir-Çelik Sanayii
sıcak haddelenmiş
Sıfat, Demir-Çelik Sanayii
sıcak haddelenmiş rulo
İsim, Demir-Çelik Sanayii
sıcak haddelenmiş yassı çelik
İsim, Demir-Çelik Sanayii
sıcak haddelenmiş çelik
İsim, Demir-Çelik Sanayii
sıcak haddehane
İsim, Demir-Çelik Sanayii
sıcak haddelenmiş çelik
İsim, Demir-Çelik Sanayii
Buhar jeneratörü imalatı, merkezi ısıtma sıcak su kazanları (boylerleri) hariç (NACE kodu: 25.3)
İsim, Sanayi ve Zanaatler
Buhar jeneratörü imalatı, merkezi ısıtma sıcak su kazanları (boylerleri) hariç (NACE kodu: 25.30)
İsim, Sanayi ve Zanaatler
(a) ısınmak, (b) kızmak, öfkelenmek.
azarlamak, haşlamak, cezalandırmak.
(yiyecek/içecek) çok sıcak, dumanı üstünde, buram buram.
piping hot soup/tea.
kıpkırmızı kesilene kadar ısıtılmış
terlemek, sıcaktan bunalmak.
palavra, martaval, atmasyon, abartma, abartmalı/mübalâğalı söz/yazı.
vadesinin bitimine çok az kalan senet
itfasına daha vakit olan hazine bonosu
İsim
sıcak düğme (pazardan güçlü bir tepki almak amacıyla girişilen çaba
grevdeki bir işyerinin ürünü
(beyzbolde) üçüncü oyuncunun bulunduğu köşe.
İsim
haçlı çörek: üzerine haç şeklinde tatlı sürülmüş bir nevi çörek.
İsim
sıcak sosis, sosisli sandviç.
İsim
başka bir istasyondan televizyon programına yapılan nakildeki gecikme
düşkün, müptelâ.
hot for jazz: caz delisi.
fırından yeni çıkmış sıcak sıcak
taze çalınmış mallar
İsim
çok hızlı satılması beklenilen yeni ihraç edilmiş hisse senetleri
İsim
yeni ihraç edilmiş hisse senetlerine karşı talebin büyük olması
geçiş tuşu
Bilgi Teknolojileri
iki devlet başkanı arasındaki telefon hattı
direkt telefon hattı: özellikle devlet başkanları arasında önemli sorunlara çabuk çözüm yolu bulma amacı
güden her an emre âmade haberleşme kanalı.
İsim
(her zaman cevap veren) imdat telefonu.
İsim
dinleyicilerden gelen telefon konuşmalarını yayınlayan radyo programı.
İsim
stüdyoya telefon edenlerin konuşmalarının yayınlandığı bir radyo ya da televizyon programının sunucusu
sıcak bağ
Bilgi Teknolojileri
(fazla faiz ve güvenlik sağlamak amaciyle) spekülatörler arasında çabucak el değiştiren para.
İsim
çok kısa kadın pantalonu.
İsim
şehvet, kuvvetli cinsel arzu.
get/have hot pants for: -e karşı şiddetli cinsel arzu duymak.
İsim
acı biber
(Capsicum).
İsim
taşınabilir gaz veya elektrik ocağı.
İsim
patatesli güveç: fırında pişmiş etli patates.
İsim
tehlikeli/güç/nahoş iş, çetrefilli iş.
İsim
fırında pışmiş patates.
İsim
gramofon plağına ses kaydı esnasında tam soğumadan önce hava akımı vermek suretiyle yüzeyde su dalgası etkisi oluşturma
yakından takip, (düşmanı/hırsızı vb.) kovalama.
İsim
sıcak takip
İsim, Askerlik
çok hünerli uçak pilotu.
İsim
motoru yenilenmiş ve gövdesi tamir görmüş eski araba.
İsim
motoru yenilenmiş eski araba süren.
İsim
eski arabanın motorunu ve gövdesini yenileyen.
İsim
hızlı/dikkatsiz araba süren.
İsim
üzücü/sıkıntılı/müşkül durum, ağır mes'uliyetli mevki.
be in the hot seat
mec. sorumluluktan kaçamamak.
İsim
uçakta pilot fırlatma sandalyesi.
İsim
reklam metinleri ve çizimlerinin hazırlanmasında yaratıcılığa ve yeniliğe yüksek değer veren reklam ajansı
cerbezeli, çok başarılı, ateşli, ateş gibi, tuttuğunu koparır.
a hotshot = hot shot young politician.
gösterişçi, gösterişli, zekâ ve hünerini parlak bir şekilde gösteren.
seri, yıldırım gibi, çok hızlı (giden/işleyen/çalışan).
a hotshot = hot shot express.
maharetli işçi, (sporda) iyi oyuncu.
(sıcak) kaplıca, ılıca (sıcaklığı 37°C'den fazla olan).
İsim
çalınmış hisse senetleri
İsim
yeni ihraç edilmiş hisse senetlerinin fiyatının hızla artması
çok ilginç/değerli (kimse/şey), yaman adam.
İsim
ateşli, ihtiraslı, cinsel bakımdan çabuk uyarılan kimse.
İsim
çok heyecanlı/sürükleyici/açık saçık şey, görülmedik/olağanüstü nesne.
This movie is hot stuff.
İsim
(Br) yeni çıkan hazine bonoları
İsim
yeni çıkan hazine bonoları
İsim
sıcak su havuzu: birçok kimseyi alabilecek büyüklükte, ağaçtan yapılmış, suyu basınçlı ve sıcaklığı sabit tutulan yuvarlak havuz.
İsim
kızgın, öfkeli, hiddetli.
be/get hot under the collar: kızmak, öfkelenmek.
kızışmak, şiddetlenmek, hararetlenmek, hızlanmak, şiddet/hız kazanmak.
Air raids began to hot up about the beginnig of July.
Fiil
canlandırmak, kızıştırmak, şiddetlendirmek, hızlandırmak, ilginç hale getirmek, heyecanlı bir konu haline
getirmek.
The studios had hotted up her come back.
Fiil
savaş, harp, silahlı çatışma. cold war
İsim
güçlük, müşkülât, çıkmaz, varta, baş belası.
get into hot water: belaya çatmak, çıkmaza saplanmak.
İsim
bir elektriksel gösterge aleti
ocakta ısıtarak metallere şekil verme
ihtilâflı/münazaalı/çekişmeli/tehlikeli konu.
The subject of abortion became a hot potato.
apseye sıcak tatbik etmek
Fiil
iyice eğlenecek olmak
Fiil
reformlara çok hiddetlenmek
Fiil
hemen arkasından (akabinde) yer almak
Fiil
neredeyse tutmak üzere olmak
Fiil
birinin topuğuna basmak
Fiil
gözlerine mil çekmek
Fiil
duraksamak, kararsız olmak, sık sık fikir değiştirmek, bir dediği bir dediğine uymamak, kâh öyle kâh
böyle demek.
He blew hot and cold about accepting the proposal.
bir dediği bir dediğini tutmamak, kâh öyle kâh böyle söylemek/davranmak, hem lehinde hem aleyhinde bulunmak.
bir şeyin istenildiği gibi yürümediği için endişelenmek
Fiil
bir tartışma sırasında hiddetlenmek
Fiil
başını belaya sokmak
Fiil
birini sebepsiz azarlamak
Fiil
üşümekten bir titremek
Fiil
sıcak ve soğuk akarsuyu olmak
Fiil
dert/bela içinde, çıkmazda.
be in hot water : başı dertte olmak, çıkmaza saplanmak.
önemli bir şahsiyetmiş gibi davranmak
Fiil
yaz sıcağı sinirleri gerdiğinde ve kapıların önünde kalabalık gruplar toplandığında
zenci mahallelerinde baş gösteren şiddet tehlikesi
birini sıvışmaya zorlamak
Fiil
tatsızlığa/anlaşmazlığa/nahoş olaya yol açmak, rahatını/huzurunu kaçırmak, başını belaya sokmak.
make a place hot for someone: bir yeri bir kimse için cehenneme çevirmek/zindan etmek/durulamaz hale getirmek.
kötü davranarak veya güçlükler çıkararak birinin tahammülünü yitirip gitmesine neden olmak
Fiil
kızgın demirle damga basmak
Fiil
sansasyonel haberler
İsim
kapışılmak, çok satılmak.
kapışılmak, çok rağbet görmek, kısa zamanda satılmak.
The new book sold like hot cake.