1. başka.
    anybody else: başkası, başka (herhangi bir) kimse.
    Is there elseanybody else there?
    Orada başka kimse var mı?
    somebody else: başka biri.
    You must ask somebody else.
    anything else: başka (herhangi) bir şey.
    Have you anything else to say? Söyleyeceğin başka bir şey var mı?
    nothing else: başka hiçbir şey.
    anywhere else: başka bir yer(d)e.
    You won't find this flower anywhere else.
    how else? başka nasıl/ne türlü?
    How else can I do it?
    much else: bir sürü başka şeyler.
    They sell books, toys and much else.
    nobody else = no one else: başka kiç kimse.
    nowhere else: başka hiçbir yerde.
    someone/somebody else: başka biri/bir kimse.
    May I speak to someone else?
    something else: başka bir şey.
    somewhere else = someplace: başka bir yerde.
    where else? başka nerede/nereye?
    who else?: başka kim?
    what else?: başka ne?
    What else could I do?
  2. daha, daha başka, başka türlü.
    How else can it be done? Başka türlü nasıl yapılabilirdi (başka ne türlü yapılabilirdi)?
  3. yoksa, aksi halde, -mez ise(n).
    Hurry, else you will be late: Acele et, yoksa geç kalacaksın (=
    acele etmezsen geç kalırsın).
öncelikle
birinden geçinmek Fiil
veya aslı gibi (reasürörün sadece rizikoyu kendisine sunulduğu şekilde değil aynı zamanda asli poliçede
yer alan herhangi bir farklılığı kabul ettiğin
aksi halde, … değil ise, -mez ise, ya … ya … .
He must pay $60 or else go to prison: 60 dolar
ödemek zorundadır, aksi halde hapse girer (= Ya 60 dolar öder, ya da hapse girer).
Do it now or else you will be punished: Hemen/şimdi yapmazsan ceza göreceksin.
Do it or else … : Bunu yap, yoksa (karışmam ha!)
(tehdit için söylenir) sonra karışmam ha! sonunu sen düşün! yoksa … .
You clean it properly, or else!
birini başkasına karşı kendine alet etmek.
başkası İsim
başka biri
olağanüstü bir şey
başka bir şey
birşeyi herşeyin üstünde tutmak Fiil
haraç çı yemek (argo) Fiil
burada herkes birbirini tanımak r
başka nasıl yapabilir
bir başkasının bakış açısıyla