Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

ask someone to give (a person) one's regards
selam söylemek Fiil
give (lose) one's heart to
gönül vermek, gönlünü kaptırmak, sevdalanmak, derin aşka/sevdaya düşmek.
give (sth) one's approval
tasvip etmek Fiil
give a disproportionate amount of one's time to reading
zamanının aşırı bir kısmını okumaya ayırmak Fiil
give a friend the freedom of one's liberty
bir arkadaşa kitaplığından yararlanma özgürlüğü vermek Fiil
give a friend the freedom of one's library
bir arkadaşa kitaplığından yararlanma özgürlüğü vermek Fiil
give a piece of one's mind
akıl vermek Fiil
give a scheme one's qualified approval
bir tasarıyı kaydı ihtirazi ile onaylamak Fiil
give an account of one's guardianship
vasiliğinin hesabını vermek Fiil
give as good as one gets
aynen karşılık vermek, misilleme yapmak, altta kalmamak, taşı gediğine koymak.
give away all one's money
bütün parasını bağışlamak Fiil
give early indication of one's talent
becerisini küçük yaşta göstermek Fiil
give eloquent expression to one's feelings
duygularını güzel sözlerle ifade etmek Fiil
give expression to one's gratitude
şükranlarını dile getirmek Fiil
give expression to one's will
iradesini beyan etmek Fiil
give free play to one's fancy
hayalinin dizginlerini koyuvermek Fiil
give full play to one's imagination
muhayyilesinin dizginlerini koyuvermek Fiil
give in one's adhesion to a party
bir partiye katılmak Fiil
give in one's examination paper
sınav kâğıdını vermek Fiil
give in one's name
adını listeye yazdırmak Fiil
give in one's name
adını kaydettirmek Fiil
give me one hundred thousand lira's worth of petrol please
yüz bin liralık benzin lütfen
give mouth to one's thoughts
düşüncelerini dile getirmek Fiil
give notice to one's employer
işverenine ihtarda bulunmak Fiil
give notice to one's employer
işverene işten ayrılacağını bildirmek Fiil
give one a few wrinkles
birine bilgi vermek ya da deneyiminden söz etmek Fiil
give one a piece of one's mind
(a) bir kimsenin kusurunu yüzüne vurmak, (b) aklını başına getirmek.
give one his head
bir kimseye sonsuz serbestlik vermek, istediğini yapmasına izin vermek.
give a horse his head: dizginleri boşaltmak.
give one month's warning
bir aylık ihtar süresi vermek Fiil
give one the lie
yalancılıkla suçlamak Fiil
give one's (full) name
soyadını söylemek Fiil
give one's adhesion to a plan
bir tasarıya katıldığını belirtmek Fiil
give one's arm to sb
birine kol nu vermek Fiil
give one's arm to someone
birinin koluna girmek.
give one's attention to sth
dikkatinıbir şeye vermek Fiil
give one's attention to sth
dikkatini bir şeye vermek Fiil
give one's best attention to an order
bir siparişi karşılamak için titiz davranmak Fiil
give one's best attention to an order
siparişi karşılamak için titiz davranmak Fiil
give one's compliments to sb
birine selam söylemek Fiil
give one's consent
rıza göstermek Fiil
give one's consent to sth
mutabakat bildirmek Fiil
give one's consent to sth
râzı olmak Fiil
give one's consent to sth
mutabık olmak Fiil
give one's consent to sth
muvafakat etmek Fiil
give one's ears for it
fedakârlık yapmak Fiil
give one's ears for sth
bir şeye kulak kabartmak Fiil
give one's employer notice that one intends to leave
işverenine işten ayrılma niyetinde olduğunu bildirmek Fiil
give one's examination paper
sınav kâğıdını vermek Fiil
give one's eyeteeth (for)
(istediğini elde etmek için) her fedakârlığa katlanmak, herşeyini vermek/feda etmek.
I'd give my eyeteeth
for a piano like that.
give one's fiat to sth
bir şeyi onaylamak Fiil
give one's full name
adıni , soyadını söylemek Fiil
give one's hand on a bargain
bir pazarlığı tokalaşarak sonuçlandırmak Fiil
give one's hearty approval to a plan
bir planı can-ı gönülden onaylamak Fiil
give one's judgment
kendi fikrini belirtmek Fiil
give one's kind regards to sb
birine selam söylemek Fiil
give one's last employer as a reference
son işverenini referans olarak vermek Fiil
give one's last employer as a reference
son işvereni referans olarak vermek Fiil
give one's life as a sacrifice for one's country
canını vatanına feda etmek Fiil
give one's life for
kurban olmak Fiil
give one's master warning
işverenine ihtarda bulunmak Fiil
give one's master warning
işverene ihtarda bulunmak Fiil
give one's mind to sth
birine akıl vermek Fiil
give one's mite for a good cause
karınca kararınca yardım etmek Fiil
give one's mouth acrid taste
burmak Fiil
give one's nod of approval
kabul ettiğini baş hareketiyle ifade etmek Fiil
give one's nod of approval
başıyla tasdik etmek Fiil
give one's opinion on ...
... hakkında görüş bildirmek Fiil
give one's own personal views
kendi görüşlerini belirtmek Fiil
give one's respects to sb
birine saygılarını bildirmek Fiil
give one's right arm
herşeyi fedaya hazır olmak, sağ kolunu bile vermek, canını esirgememek.
I would give my right arm to see her again.
give one's suffrage to a candidate
oyunu bir adaya vermek Fiil
give one's vote
oyunu kullanmak Fiil
give one's vote
oyu vermek Fiil
give one's vote for a candidate
bir aday için oyunu kullanmak Fiil
give one's vote to a party
oyunu bir partiye vermek Fiil
give one's whole energies to a task
bütün enerjisini bir işe harcamak Fiil
give one's word
söz vermek Fiil
give proof of one's nationality
vatandaşlığını ispatlamak Fiil
give someone a bit of one's mind
azarlamak Fiil
give someone a bit of one's mind
haşlamak Fiil
give someone a good piece of one's mind
birine ağzına geleni söylemek Fiil
give someone a lick with the rough side of one's tongue
birini şiddetle paylamak Fiil
give someone a piece of one's mind
birisini azarlamak/paylamak, hakkında düşündüklerini açıkça söylemek.
give someone a title to one's gratitude
birine müteşekkir olmak Fiil
give someone as good as one gets
aynıyla karşılık vermek Fiil
give someone definite information as to one's intentions
birine niyetleri hakkında kesin bilgi vermek Fiil
give someone notice of one's intention
birine niyetlerini bildirmek Fiil
give someone notice of one's intentions
birine niyetlerini bildirmek Fiil
give someone one's blessing
birini kutsamak Fiil
give someone one's hand on/upon something
el sıkarak anlaşmak, mutabık kalmak.
give someone something in one's will
birine vasiyetinde bir şey vermek Fiil
give someone something in one's will
birine vasiyetinde birşey vermek Fiil
give someone the thrill of one's lifetime
birine hayatının en zevkli anını yaşatmak Fiil
give someone use of one's library
birini kitaplığından yararlandırmak Fiil
give the measure of one's feelings
birine bütün duygularını ifade etmek Fiil
give the very shirt off one's back
(Sırtındaki gömleğine kadar) herşeyini vermek/feda etmek.
give to yield one's seat to sb
yerini birine vermek Fiil
give up all one possesses
bütün malını mülkünü elden çıkarmak Fiil
give up all one's claims upon the bankrupt
müflisten vâki olacak bütün taleplerden vazgeçmek Fiil
give up all one's claims upon the bankrupt
müflisten vaki olacak bütün taleplerden vazgeçmek Fiil
give up one's appointment
vazifesinden ayrılmak Fiil
give up one's business
işini bırakmak Fiil
give up one's car
otomobili ıskartaya çıkarmak Fiil
give up one's claims
taleplerinden vazgeçmek Fiil
give up one's job
işini bırakmak Fiil
give up one's seat to sb
yerini birine vermek Fiil
give up one's shop to one's child
dükkânıni çocuğuna devretmek Fiil
give up one's shop to one's son
dükkânını çocuğuna devretmek Fiil
give utterance to one's feelings
duygularını dile getirmek Fiil
give utterance to one's rage
öfkesinin dizginlerini bırakmak Fiil
give vent to one's anger
öfkesini koyuvermek Fiil
give vent to one's excitement
taşmak Fiil
give vent to one's feeling in an impassioned speech
tutkulu bir konuşmada duygularını ifade etmek Fiil
give vent to one's feelings
patlamak Fiil
give vent to one's feelings
ağzını açmak Fiil
give vent to one's feelings
duygularını koyuvermek Fiil
give way to one's emotions
duygularını tutamamak Fiil
to give one's (full) name
adını
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.