mould

kalıp, matris.
Molten metal is poured into a mold = mould.
genel biçim.
kalıpla yapılmış şey.
a mold = mould of jelly.
kalıpla verilen biçim.
şekil, biçim.
örnek, model, numune.
(ayırıcı) nitelik/vasıf/karakter, yaratılış, tıynet, tabiat, huy.
He's a man who doesn't fit into
the conventional mold = mould of the typical retired army officer.
Mimarlık (bkz: molding ) (3).
küf.
The bread was covered with green mold = mould.
küflen(dir)mek, küf bağla(t)mak.
toprak, hümüslü toprak, yumuşak ve mümbit toprak.
şekillendirmek, biçimlendirmek, şekil/biçim vermek.
He mold = moulded a rabbit out of a clay.
kalıplamak, kalıba dökmek/sokmak, kalıba dökerek/sokarak şekil/biçim vermek.
(döküm) kalıp yapmak.
etkilemek, etkili/müessir olmak, oluşturmak, tesir etmek, teşekkülünde âmil/müessir/etkili olmak.
To
mold = mould public opinion: Kamu oyu oluşturmak.
To mold = mould the character of a child.
(hamur vb.) yoğurmak.
(bir şeyin) şeklini almak, (elbise) bedene oturmak.
a dress that mold = moulds the figure.
(bkz: mold ) / (bkz: moldability ) / (bkz: moldable ) / (bkz: molder )

mould one's character

karakter oluşturmak Fiil

biscuit mould

kurabiye kalıbı İsim, Gıda ve Mutfak

cast in the same mould

aynı kalıptan çıkmış

cookie mould

kurabiye kalıbı İsim, Gıda ve Mutfak

face mould

mastar

face mould

klişe

face mould

şablon

face mould

kalıp

injection mould

enjeksiyon kalıbı İsim

iron mould

pas lekesi

leaf mould

yaprak gübresi, funda toprağı. İsim

leaf mould

yaprak küfü: bazı bitkilerin yapraklarına ârız olan hastalık. İsim

master mould

ana kalıp

mould a character

harf dökümü yapmak Fiil

mould cavity

kalıp gözü İsim, Makine

mould core

kalıp maçası İsim, Makine

mould goose

(a) Muscovy duck, (b) misk ördeği
(Biziura lobata): Avustralyada yaşar. Kuluçka zamanında misk gibi kokar.

take a mould of

kalıp almak Fiil

mo (u) ld

kalıp

Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.

İngilizce-Türkçe