tamamıyla altüst durumda olmak
Fiil
birine gereken dikkati göstermek
Fiil
öteye beriye yuvarlanmak.
kitapları karıştırmak
Fiil
yere düşmek, yıkılmak, çökmek, düşürmek, yuvarlamak.
Building is tumbling down.
döner kazanlı çamaşır kurutucusu
paldır küldür girmek, cumburlop düşmek, içine düşmek, yatağa girmek.
tumble in to bed: kendini
yatağa atıvermek.
toss and tumble in bed: yatakta sağa sola dönüp durmak.
tumble into one's clothes: acele giyinmek.
bir savaşa sürüklenmek
Fiil
eski bir dosta rastlamak
Fiil
.: bir şeye rastgelmek, tesadüfen bulmak.
yere düşmek, kapaklanmak.
He tumbled over and hit his head on the stone: Yere düştü ve başını taşa çarptı.
üşüşmek, birbirinin üstüne binmek.
People tumbled over each other to buy the papers: Halk gazetelere
üşüştü = gazeteler kapışıldı.
anlamak, kavramak,
argo çakmak.
yataktan fırlamak,
den. çabucak güverteye çıkmak.