old for his years: Olduğundan daha yaşlı görünüyor.
well on in years: yaşı ilerlemiş.
to get on in years: yaşlanmak, yaşı ilerlemek.
to grow in years: yaşı ilerlemek.
to reach years of discretion: reşit olmak, sinni rüşte ermek.
8.
years: (a) zaman.
in years gone and years to come: geçmişte ve gelecekte (geçmiş ve gelecek zamanda/yıllarda). (b) yaş, çağ, (c) yaşlılık, ihtiyarlık.
a man of years: yaşlı bir adam.
He is very healthy for a man of his years: Yaşlı olmasına rağmen çok sıhhatli.
GİZLE