şahsi

Turkish-English Translation

  1. personal
  2. several
  3. in genere
  4. subjective
  5. (matter) private
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

gayri şahsi
impersonal
şahsi açıklamada bulunmak
to make a personal statement Verb
şahsi alacaklı
individual creditor
şahsi bağlar
personal ties Noun
şahsi başvuruda bulunmak
to make a personal application Verb
şahsi beyyine
testimonial proof
şahsi bilanço
individual statement
şahsi bilgi
personal knowledge
şahsi bilgi veya görgüye dayanmayıp
secondhand evidence
şahsi bir borç veya ilişkiden doğan dava hakkı
actio in personam
şahsi borç
personal obligation
şahsi borç
individual debt (s
şahsi borç
personal loan
şahsi borç senedi
individual bond
şahsi borçlar
individual debts Noun
şahsi çek
personal cheque
şahsi çek
personal check
şahsi çekişler
personal imfs Noun
şahsi dava
actio personalis
şahsi dokunulmazlık
personal privilege
şahsi dosya
case history
şahsi düşünce
personal opinion
şahsi ehliyetler
personal qualifications Noun
şahsi eşya
personal
şahsi eşya
things personal
şahsi eşya ihracı
(Br) personal exports
şahsi eşya ihracı
personal exports
şahsi eşyalar
personal belongings Noun
şahsi eşyalar
personal effects Noun
şahsi eşyaya ait
personal
şahsi fikir
personal opinion
şahsi fikir
individual opinion
şahsi garanti
personal warranty
şahsi gelir
individual income
şahsi gelir
personal income
şahsi gelir vergilendirilmesi
(US) personal taxation
şahsi gelir vergilendirilmesi
personal taxation
şahsi gelir vergisi
(US) personal income tax
şahsi gelir vergisi
personal income tax
şahsi gelir vergisi
individual income tax
şahsi gelir vergisi muafiyeti
personal income tax exemption
şahsi gelir vergisi muafiyeti
(US) personal income tax exemption
şahsi gider vergisi
private expenditure taxes
şahsi görüşme
personal interview
şahsi güvenlik
personal security
şahsi hak
personal right Noun, Law
şahsi hak
jus in personam Noun, Law
şahsi hâkimiyet
personal sovereignty
şahsi hal
civil rank
şahsi hal
personal status Noun
şahsi halef
successor in title
şahsi harcama
personal spending
şahsi hayat tarzı
personal style
şahsi hesap
personal account
şahsi hesap defteri
personal ledger
şahsi hüküm
personal judgment Noun
şahsi hüküm kmü
personal judgment
şahsi hürriyet (hareket veya yer değiştirme hürriyeti
personal liberty
şahsi ihtiyaç için
for domestic use
şahsi ihtiyaçlar
personal requirements Noun
şahsi ilişki kurma hakkı
right to establish personal relations Noun, Civil Law
şahsi ilişkiler
personal relations Noun
şahsi ilişkilerle ilgili bir anlaşmazlıktan doğan dava
personal action
şahsi irtifak
private easement
şahsi irtifak
personal servitude
şahsi irtifak hakkı
easement in gross
şahsi irtifak teşkil eden mürur hakkı
way in gross
şahsi iş
personal business
şahsi karakter
personal character
şahsi kayıt
personal record
şahsi kaza poliçesi
personal accident insurance
şahsi kazanç
individual earnings
şahsi kazançlar
personal earnings Noun
şahsi kefalet
personal surety
şahsi kredi
loan trust
şahsi kredi
individual credit
şahsi kredi
personal credit
şahsi kredi (bir kişinin veresiye mal satın alma gücü
personal credit
şahsi kredi alma sınırıni yükseltmek
to raise the limit on personal loans Verb
şahsi kredi alma sınırını yükseltmek
to raise the limit on personal loans Verb
şahsi kredi firması
(US) personal loan company
şahsi kredi firması
personal loan company
şahsi kredi komisyoncusu
(US) personal loan broker
şahsi kredi komisyoncusu
personal loan broker
şahsi kredi şubesi
personal loan department Noun
şahsi kullanım
subjective utility
şahsi kullanım
(lease) personal use
şahsi kullanım için
for personal use
şahsi kusur
personal fault Noun
şahsi lütuf
personal favour
şahsi mal
individual property
şahsi mal
corporal possession
şahsi mal mülk
individual estate
şahsi mali durum
individual statement
şahsi mali durum
(US) individual statement
şahsi malı kamu kullanımı için almak
to take private property for public use Verb
şahsi mallar
personalty Noun, Law
şahsi malvarlığı
personal wealth Noun, Economics
şahsi masuniyet
impunity Noun
şahsi mektup
private letter
şahsi menfaat
personal interests
şahsi menfaat
personal benefit
şahsi menfaat elde etme
self-enrichment Noun, Law
şahsi menkul eşya
personal estate
şahsi menkul eşya
personal assets
şahsi menkul eşya
personal property
şahsi mesele
personal matter
şahsi mesuliyet
individual liability
şahsi mesuliyet
personal liability
şahsi mevduat
individual deposits
şahsi meziyetler
personal qualifications Noun
şahsi mülk
private proprietor
şahsi mülk
personal property
şahsi mülk sahibi
private proprietor
şahsi mülkün devir ve temliki
grant of personal property
şahsi nitelikler
personal qualifications Noun
şahsi olarak
individually Adverb
şahsi olmayan büyük defter hesapları
impersonal accounts Noun
şahsi özellikler
personal characteristics Noun
şahsi para
personal property
şahsi referans
personal reference
şahsi referans
character reference
şahsi satıcılık sanatı
personal salesmanship
şahsi savunma
personal defense
şahsi savunma
personal defence
şahsi sermaye olmaması durumunda
sweet equity
şahsi servet
individual wealth
şahsi servet
personal wealth Noun, Economics
şahsi sicil
personal record
şahsi sipariş
individual order
şahsi sorumluluk
personal liability
şahsi taahhüt
personal commitment
şahsi tahsisat
personal allowance
şahsi talep
personal demand
şahsi tasarruf
individual discretion Noun
şahsi teminat
personal security
şahsi teminat
personal guarantee
şahsi teşebbüs
individual initiative
şahsi varlık
private assets
şahsi varlıklar
personal assets Noun
şahsi vergi
personal tax
şahsi vergi
(US) personal tax
şahsi vergi muafiyeti
personal exemption
şahsi vergi muafiyeti
(US) personal exemption
şahsi vergi muafiyeti
(US) (tax) personal exemption
şahsi vergi yükü
individual tax burden
şahsi yaklaşım
personal approach
şahsi yaklaşma
personal approach
şahsi yargı
personal judgment
şahsi yetkisiyle
in one's personal capacity
şahsi zarar
personal injury
(bir işadamının) şahsi malı
individual property
(bir şirket ortağının) şahsi borçları
individual debts Noun
(kira) şahsi kullanım
personal use
(vergi , US) şahsi vergi muafiyeti
personal exemption
başkası hakkında kötü şahsi sözler
personal remarks Noun
başvuru üzerine şahsi kredi almak
to obtain a personal loan upon application Verb
başvuru üzerine şahsi kredi almak
to obtain a peronal loan upon application Verb
bir kimsenin şahsi eşyalarına el koymak
to seize sb's personal effects Verb
bir kimsenin şahsi hürriyetini kanunsuz olarak kısıtlama
false imprisonment
bir kimsenin şahsi meziyetlerine sermaye yatırmak
to capitalize on one's personality assets Verb
bir şahsın şahsi hürriyetinin kanun dışı tahdidi
false- imprisonment
birinin şahsi mührünü taşımak
to carry the personal stamp of sb Verb
borçlunun şahsi malları üzerinde rehin hakkı olmak
to have a lien on personal property of the debtor Verb
Br şahsi çek (bir şahsın keşide ettiği çek
personal check (cheque)
bütün şahsi malları
all his goods and chattels Noun
debtor borçlunun şahsi malları üzerinde rehin hakkı olmak
to have a lien on personal property of the Verb
hükümdarın şahsi mührü
privy signet
karı veya kocanın şahsi malları
separate property Noun
kısılmış şahsi irtibat hakkı
personal servitude
kısılmış şahsi irtifak hakkı
personal servitude
kişinin şahsi ihtiyaçları
one's personal needs Noun
müşteri ile şahsi konuşma
personal selling
ölenin şahsi temsilcisinden almaya yetkili olan
assent
ölmüş bir kimsenin şahsi temsilcisinin
appropriate to a debt
oto şahsi mali sorumluluk mal hasarı sigortası
automobile personal liability and property damage insurance Noun
oto şahsi mali sorumluluk ve mal hasarı sigortası
(US) automobile personal liability and property damage insurance Noun
özel şahsi indirim
personal allowance
teminatsız şahsi kredi
fiduciary loan
vb şahsi eşyaların korunduğu depo
queen's warehouse
yönetim kurulu üyesinin şahsi iştiraklerini beyan etmesi
declare one's interests
yönetim kurulu üyesinin şahsi iştiraklerini beyan etmesi
board member's declaration of interests Noun
bir mevkie bir şahsı seçme
vote
bir şahsı belli bir harekette bulunmaması için ikna etmek
to dissuade Verb
bir üçüncü şahsı mahkemeye çağırmak
to garnish Verb
hâkimin mahkemede bir şahsı sözlü emirle tutuklaması
parol arrest
iki şahsı uzlaştırmak
to atone two persons Verb
şahsı için kullanma
personal use
şahsı izleyen borçlarla ilgili karar
judgment in personam Noun, Law
şahsı izleyen dava
transitory action
şahsı takip eden kanun
personal law
şahsı takip eden kanunlar
personal statutes Noun
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Kişinin kendisiyle ... âit, kişisel
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.