huğ

ayı kucaklaması: kuvvetli ve sıkıca kucaklama/sarılma.
güreşte hasmı önden iki kolla sıkıca sarıp arka üstü düşürmeye çalışma.
kucaklaşmak Verb
hug
kucaklama(k), sarılma(k).
She hugged her sister and wished her good luck.
hug
benimsemek, (fikre) dört elle sarılmak, bağrına basmak.
to hug an opinion. They still hug their belief his story.
hug
(yanından/yakınından) ayrılmamak, yakın/yanında olmak, kıyısını takip etmek.
The road hugs the river.

to hug the shore: (gemi) kıyıya yanaşmak.
hug
birbirine sarılmak/tutunmak/sokulmak, birbirinden ayrılmamak.
hug
(elleri/kolları arasında) sımsıkı tutmak, sıkmak.
The child was hugging her doll.
bir önyargıya kapılmak Verb
bir fikri benimsemek Verb
kendini kutlamak Verb
son derece memnunluk/haz duymak, kendi kendini kutlamak.
kıyı kıyı gitmek Verb
(gemi) rüzgâra karşı gitmek.
kıyıdan uzaklaşmamak Verb
bir şirketin devir alınması sırasında
yapılan tekliflerle ilgili söylentilerin hedef şirkete baskı yapması
devralınacak hedef şirketin ilke olarak devralma teklifini kabul etmesi
ama daha yüksek bir fiyat istemesi

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Üstü sazla ... kerpiç kulübe