ikinci

Turkish-English Translation

  1. second
  2. vice
  3. secondary
  4. accumulative legacy
  5. junior mortgage
  6. overlying mortgage
  7. subsequent mortgage
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

ameliyat kararı vermeden önce ikinci bir doktorun fikrini alma
second surgical opinion Noun, Medicine
yılın ikinci ayı
February Noun
ikinci (son) prova
second (final) revise
ikinci adam
sorehead
ikinci anlam
secondary
ikinci anlam
secondary meaning
ikinci av
second home
ikinci basamak sağlık hizmeti
secondary care Noun, Medicine
ikinci başkan
vice- president
ikinci başkanlık
vice- presidency
ikinci baskı
second edition
ikinci benlik
alter ego
ikinci bir ad
byname
ikinci büyük şehir
second city
ikinci cephe
second front
ikinci dalga
second wave Noun, Medicine
ikinci derece
second class
ikinci derece
second rate
ikinci derece alacaklı
subsequent creditor
ikinci derece borç
accessory obligation
ikinci derece elçilik kâtibi
second secretary
ikinci derece emisyon
junior stock
ikinci derece ipotek
second lien
ikinci derece ipotek
puisne mortgage
ikinci derece ipotek
second mortgage
ikinci derece önemli sorun
side issue
ikinci derece teminatlı tahviller
junior issue
ikinci derecede
of second rank
ikinci derecede
no great shakes
ikinci derecede
second
ikinci derecede
inferior
ikinci derecede
minor
ikinci derecede
collateral
ikinci derecede borç
secondary obligation
ikinci derecede borçlu
accessory obliger
ikinci derecede borçlu
secondarily liable
ikinci derecede delil
minor fact
ikinci derecede fiili tecavüz
assault in the second degree
ikinci derecede hisse senetleri
(US) junior issue stocks Noun
ikinci derecede icra
junior execution
ikinci derecede ipotek
second mortgage
ikinci derecede ipotek gibi
junior encumbrance
ikinci derecede kanıt
circumstantial evidence
ikinci derecede kullanım hakkı
secondary use
ikinci derecede memur
subordinate officer
ikinci derecede olan
secondary
ikinci derecede olan
second fiddle
ikinci derecede olma
second fiddle
ikinci derecede olmak
to play the second fiddle Verb
ikinci derecede önemi olan
circumstantial
ikinci derecede önemi olmak
to be of secondary importance Verb
ikinci derecede önemli
of secondary importance
ikinci derecede önemli şey
secondary cause
ikinci derecede rehin hakkı
junior lien
ikinci derecede rol oynamak
to play the second fiddle Verb
ikinci derecede sorumluluk
secondary liability
ikinci derecede teminat
junior lien
ikinci derecede teminatlı tahvil
junior bonds
ikinci derecedeki
petty
ikinci derecedeki hükümet memurları
subordinate authority Noun
ikinci derecedeki irtifak
secondary easement
ikinci derecedeki kanıtlar
secondary evidence
ikinci derecedeki konu
subordinate matter
ikinci derecedeki teminat
junior security
ikinci dereceden teminatlı kredi
subordinated loan
ikinci dereceye düşmek
to fall into the second rank Verb
ikinci dereceye koymak
to subordinate Verb
ikinci devre
second half Noun, Sports
ikinci dil
second language
ikinci el
second-hand
ikinci el
pre-owned Adjective
ikinci el araba
used car Noun, Transport
ikinci el araç
used vehicle Noun, Transport
ikinci el kitap satıcısı
(Fr.) bouquiniste
ikinci el piyasa
secondary market Noun, Banking
ikinci elden
at second hand
ikinci elden
unoriginal
ikinci elden satış
secondhand sale
ikinci elden satış fiyatı
resale price
ikinci elden satış sözleşmesi
resale agreement
ikinci en iyi
second best
ikinci en iyi teoremi
theory of second best
ikinci en iyisi
next best
ikinci gelen
secondary
ikinci gelen
puisne
ikinci gelmek
to come in second Verb
ikinci gelmek
to take second place Verb
ikinci gelmek
to land second Verb
ikinci gelmek
to score second Verb
ikinci gelmek
to be placed second Verb
ikinci görüşme
call back
ikinci iş
byline
ikinci kalite
good middling quality
ikinci kalite kâğıt
second-rate paper
ikinci kalite mal
inferior product
ikinci kalite mal
b
ikinci kapak
second cover
ikinci kaptan
chief mate
ikinci kaptan
first mate
ikinci kaptan
shipmate
ikinci kat
second floor
ikinci kat
second story
ikinci kat
second storey
ikinci katta oturmak
to have one's quarter on the second floor Verb
ikinci keman
second fiddle
ikinci keman olmak
to be second string Verb
ikinci kez düzeltilmiş prova
revised proof
ikinci kez işlenen suç
(US) second offence
ikinci kez işlenen suç
second offense Noun
ikinci kez suç işlendiğinde
in case of a second offense Noun
ikinci kompartıman
second-class compartment
ikinci kuşak bilgisayar
second generation computer
ikinci kuşak ürünü
second generation product
ikinci likidasyon günü
making up day
ikinci mevki
second class
ikinci mevki
upper circle Theatre
ikinci mevki
second
ikinci mevkide seyahat etmek
to travel second class Verb
ikinci müdür
subdirector
ikinci mümessil
subagent
ikinci müsvedde
redraft
ikinci müsveddeyi yazmak
to redraft Verb
ikinci nüsha
replica
ikinci nüsha
counterpart
ikinci nüsha
transcript
ikinci oğlana kalan miras
secundogeniture
ikinci olarak
(Lat.) secundo
ikinci olarak
secondly Adverb
ikinci olmak
to be placed second Verb
ikinci ortak
second partner
ikinci otel
second-class hotel
ikinci oylama
second ballot
ikinci pilot
co pilot-
ikinci pilot
co-pilot
ikinci pilot
copilot
ikinci pilot
second pilot
ikinci planda bırakmak
to postpone Verb
ikinci porsiyon
second helping
ikinci prova
revise
ikinci rehin hakkı
second lien
ikinci rolde oynamak
to play the second fiddle Verb
ikinci sele
pillion
ikinci seri
(shares) second issue
ikinci sınıf
second level
ikinci sınıf
second rate
ikinci sınıf
second- class
ikinci sınıf bileti
second- class ticket
ikinci sınıf halk
second raters
ikinci sınıf hisse senetleri
second- line stocks Noun
ikinci sınıf kamara
second cabin
ikinci sınıf kamara
second-class cabin
ikinci sınıf kıymetli kâğıtlar
second- class papers Noun
ikinci sınıf kompartıman
second- class compartment
ikinci sınıf otel
second- class hotel
ikinci sınıf posta
second- class mail
ikinci sınıf vagon
second-class carriage
ikinci sınıf vagon
(Br) second-class carriage
ikinci sınıf vagon
second- class carriage
ikinci sınıf vatandaş
second-class citizen Noun
ikinci sınıf yazar
scribbler
ikinci sınıf yolcu
second- class passenger
ikinci sipariş
second order
ikinci sırada
second tier
ikinci tasdik imza sahibi
countersigner
ikinci temsil
second house Theatre
ikinci tur
second round Noun, Sports
ikinci turda oylamak
to hold a second ballot Verb
ikinci vatan
second home
ikinci veznedar
second teller
ikinci vites
second gear
ikinci vites
second
ikinci vitese atmak
to throw it into second gear Verb
ikinci vitesle yokuş çıkmak
to drive up a hill in second gear Verb
ikinci yarı
second half Noun, Sports
ikinci yol
relief road
(askerlik) ikinci cephe
secondary front
(Dz) ikinci komutan
executive officer
(emisyon) ikinci seri
second issue
(hastane) ikinci sınıf
semiprivate
(hisse senetleri) ikinci seri
second issue
(parlamento) ikinci kez okuma
second reading
(sinemada) ikinci film
supporting programme
(ticaret gemilerinde) ikinci kaptan
first mate
(ticaret gemisinde) ikinci subay
second officer
İngiliz alfabesinin ikinci harfi
b
menkul kıymetlerin ikinci okunuşu
second run through
poliçenin ikinci nüshası
second of exchange Noun
poliçenin ikinci nüshası
second bill Noun
sağa ikinci dönemeç
second turning to the right
ticaret gemisinde ikinci kaptan
mate
ticaret gemisinde ikinci kaptan
first mate
yarışı ikinci olarak tamamlamak
to come in second Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. İki sayısının sıra sıfatı, sırada yeri ... sonra, üçüncüden önce olan
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.