aklına estiğini yapmak
Verb
her an, herhangi bir anda.
sürekli olarak, her an, daima, mütemadiyen, aralıksız.
At every moment I am reminded of the great difficulties we have still to face.
ilk müsait fırsatta, en kısa zamanda.
bir dakikalık iş olmak
Verb
eğilme momenti
Noun, Construction
birazdan, şimdi, nerede ise, hemen, pek yakında, bir dakikaya kadar.
He'll be back in a moment: Şimdi/nerede ise gelir.
sonunu düşünmeden.
I promised in a rash moment to buy the children a pet monkey.
hemencecik, derhal, ânında, alelacele, irticalen, hazırlanmadan, düşünmeye vakit kalmadan, sümmettedarik.
devrilme momenti
Noun, Construction
adaylığını son dakikada geri almak
Verb
(şu) an.
at the moment: şu anda, şu sırada.
He is busy at the moment: Şu anda meşguldür.
We both arrived at the same moment: İkimiz de aynı anda geldik.
şu anda, şimdi.
I've only (just) this moment (just now) remembered that I have to see the doctor this evening.
o an da vaki olan bir tepki ile
o anda vaki olan bir tepki ile
müsait olduğunuzda
Adverb
size uygun bir zamanda
Adverb
müsait bir vaktinizde
Adverb
uygun bir zamanınızda
Adverb
boğa güreşçisinin boğaya kılıcı saplayacağı an.
Noun
karar ânı, kritik an.
Noun
bir dakika! biraz bekle/sabret! dur bakalım!
hiç haber vermeden birinin yerine başkasını atamak
Verb
derhal, o anda, hemen.
I recognized her the moment (that) I saw her: Onu gördüğüm anda (görür görmez) tanıdım.
daha kolay zamanlarla birlikte
nakit akışının en çok zorlandığı zamanların da hesaba katılması
yüksek meblağlı faturaların ödenmesi gereken dönemler gibi
mali tahminler ve bütçeler hazırlanırken