-path

English-Turkish Translation

  1. Suffix (belirli bir tıp dalı) uzmanı:
    hydropath, osteopath gibi.
  2. Suffix (belirli bir hastalığa) yakalanmış, … hastası:
    psychopath, neuropath gibi.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

path
patika, keçiyolu, ayak izi ile açılan yol. Noun
path
(dar) yol, yaya yolu vb.
a garden path. a bicycle path. Noun
path
yörünge, iz, mahrek.
The moon has a regular path through the sky. The path of a hurricane. Noun
path
yol, yöntem, tarik, izlenen kurallar cümlesi.
The path of righteousness. Some choose paths of glory,
some choose paths of ease.
Noun
path
yol Noun
path
menhec Noun
path
tarik Noun
approach path
yaklaşma yolu
arrival sequence access path
geliş sıralı erişim yolu Information Technology
bargaining path
teklif ve karşı teklif zinciri
be on the downward path
inmeye başlamış olmak Verb
beat a path to someone's door
birinin kapısını aşındırmak Verb
beat a path to someone's door
birinin ürünlerini kapışmak Verb
beaten path
herkesin geçtiği yol
bicycle path
bisiklet yolu
bike path
bisiklet yolu
block the path of …
…in önünü tıkamak Verb
bridle path
atlılara mahsus geniş yol.
career path
kariyer yolu Noun
critical path
kritik yol Information Technology
critical path analysis
en hızlı ve en ucuz bir biçimde tamamlanması için karmaşık bir operasyonu planlama yöntemi
critical path analysis
kritik yol analizi
Critical Path Method ( CPM )
kritik yol yöntemi Information Technology
critical path planning
dönüşül izlenceleme: bitirilmesi birbirine bağlı karmaşık sanayi faaliyetlerini en kısa zamanda ve en
kestirme yoldan sonuca ulaştıran planlama.
Noun
cross sb's path
yolunda karşısına çıkmak Verb
cross sb's path
birinin yolda karşısına çıkmak Verb
cross someone's path
birisiyle tesadüfen yolda karşılaşmak.
cut a path for oneself through the forest
ormanda yol açmak Verb
cycle path
bisiklet yolu
devious path
dolambaçlı yol
dirt path
patika Noun
dirt path
keçiyolu Noun
dirt path
dar toprak yol Noun
education or training path
eğitim veya öğretim yönü (Kaynak: CEDEFOP) Noun, Education-Training
expansion path
büyüme eğrisi
fast path key
kestirme yol tuşu Information Technology
flare path
iki yanı ışıklı uçak pisti
flight path
uçuş yolu, uçağın/füzenin uçuş yörüngesi.
follow the path of glory
şan şeref yolunda ilerlemek Verb
foot path
keçiyolu
foot path
patika
foot path
patika Noun
foot path
keçiyolu Noun
foot path
dar toprak yol Noun
full path
tüm yol Information Technology
glide path
(uçak) iniş yolu.
gravel path
çakıl yol
landing path
iniş yolu
lead (someone) up to the garden path
(bir kimseyi) yanlış bir şeye inandırıp üzerinde işlemek,
argo işletmek.
lead someone up the garden path
aldatmak Verb
lead someone up the garden path
oynatmak Verb
lead someone up the garden path
avutmak Verb
lead someone up the garden path
birini burnundan tutup oraya buraya sürüklemek Verb
lead up the garden path
aldatmak Verb
lead up the garden path
yanıltmak Verb
leading someone in the right path
irşat
learning path
öğrenme yönü (Kaynak: CEDEFOP) Noun, Education-Training
leave the beaten path
çığır açmak, herkesin gittiği yoldan ayrılmak.
length of brake path
fren mesafesi
main path
ana yön
main path
ana yol
mark a path
bir yön tayin etmek Verb
off the beaten path
kuytu
off the beaten track /path
(a) sapa, ücra, tenha, tanınmamış.
Let's go somewhere off the beaten track this summer. (b) görülmedik,
yeni, eşi az bulunur, nadir.
We ate at a restaurant off the beaten track.
path-
“hastalık”.
ör.: pathology, pathogen. Prefix
path attenuation
yayılım zayıflaması Noun, Geology
path of a storm
fırtınanın gittiği yol
path of current
akımın izlediği yol
path of duty
görev çizgisi
path of economy
ekonominin izlediği yol
primrose path
zevk ve sefa yolu.
rough path
patika
search path
arama yolu Information Technology
smooth the path for something
birşeyin önünü açmak Verb
smooth the path for something
birşeyin yolunu açmak Verb
smooth the path for something
birşey için gerekli hazırlıkları yapmak Verb
smooth the path for something
birşeyi kolaylaştırmak Verb
stand in someone's path
birine karşı durmak, arzusuna set çekmek/karşı gelmek.
stick to the path
patikadan çıkmamak Verb
stick to the path
patikadan sapmamak Verb
stick to the path
patikadan ayrılmamak Verb
straight path
doğru yol
straight path
sırat-ı müstakim Noun, Religion-Faith
sweep all obstacles from one's path
yolundan bütün engelleri kaldırmak Verb
tread a dangerous path
tehlikeli bir yoldan gitmek Verb
tread a path
bir yoldan gitmek Verb
true path
hidayet Noun
True Path Party
Doğruyol Partisi
True Path Party
Doğru Yol Partisi Proper Name, Political Parties
True Path Party
Doğru Yol Partisi (DYP) Proper Name, Organizations
English-Turkish phrases from Zargan's own database